T.C.
BİLİMSEL
ARAŞTIRMA PROJESİ
BEHÇET HASTALARINDA OKSİDATİF STRESİN GÖSTERGESİ OLARAK
İDRAR 8-İZOPROSTAGLANDİN F2α DÜZEYLERİNİN ÖLÇÜLMESİ VE HASTALIK ALT
TİPLERİNİN AKTİVİTESİYLE
İDRAR 8-İZOPROSTAGLANDİN F2α DÜZEYLERİ
ARASINDAKİ İLİŞKİNİN SAPTANMASI
Bitiş Tarihi: 04.12.2002
Rapor Tarihi: 10.11.2003
Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma
Projeleri
Ankara 2003
KISALTMALAR
COX |
Siklooksijenaz |
NSAİİ |
Nonsteroidal
anti-inflamatuar ilaç |
PG |
Prostaglandin |
Tx |
Tromboksan |
izoP |
İzoprostan |
MBH |
Mukokutanöz Behçet
hastalığı |
VBH |
Vasküler Behçet Hastalığı |
SLE |
Sistemik Lupus
Eritematozus |
EİA |
Enzim İmmünoassay |
PMNL |
Polimorfonükleer lökosit |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ÖZET
Behçet hastalığında oksidatif
stresin göstergesi olarak idrar 8-izoprostaglandin F2α
düzeylerinin ölçülmesi ve hastalık alt tiplerinin aktivitesiyle idrar
8-izoprostaglandin F2α düzeyleri arasındaki ilişkinin saptanması
İzoprostanlar, serbest
radikallerin indüklediği arakidonik asit gibi poliansatüre yağ asitlerinin,
nonenzimatik peroksidasyonu ile oluşan prostaglandin izomerleridir.
İzoprostanların ölçümü oksidatif hasarın erken ortaya çıkan, selektif ve
spesifik göstergesi olarak kabul edilmektedir. Kronik seyir gösteren,
polisemptomatik, rekürren sistemik bir vaskülit olan Behçet hastalığında
oksidatif hasarın patolojiye katkısını değerlendirmek için değişik evrelerdeki
Behçet hastalarında idrar 8-izoprostaglandin F2α düzeyleri
enzimimmünoassay yöntemiyle ölçüldü ve bu idrar düzeylerinin klinik seyir ile
ilişkisi araştırıldı. Ayrıca daha önce literatürde 8-izoprostaglandin F2α
düzeylerinin arttığı bildirilen sistemik lupus eritematozus hastaları da
pozitif kontrol olarak çalışmaya dahil edildi. Behçet’li ve sistemik lupus
eritematozuslu hastaların idrar 8-izoprostaglandin F2α
düzeylerinin sağlıklı gönüllülerinkinden farklı olmadığı tespit edildi. Mukokutanöz ve vasküler Behçet’li hastalar
arasında ve bunların aktif ve inaktif grupları arasında idrar
8-izoprostaglandin F2α düzeyleri açısından fark bulunamadı.
Ayrıca sistemik lupus eritematozuslu hastaların aktif ve inaktif grupları
arasında fark yoktu. Hastaların çalışma sırasında tedavi protokollerinden
birini alıyor olması nedeniyle serbest radikal hasarı ve dolayısıyle idrar
8-izoprostaglandin F2α düzeyleri baskılanmış olabilir. Bu
nedenle ve bireylerarası varyasyonun yüksek olması nedeniyle yeni tanı konulmuş
daha fazla sayıda hasta ve sağlıklı gönüllü içeren çalışmalar, izoprostan
düzeyi hakkında daha sağlıklı sonuçlar elde edilmesini sağlayacaktır.
ANAHTAR KELİMELER: Behçet
hastalığı, oksidatif hasar, sistemik lupus eritematozus 8-izoPGF2α.
SUMMARY
Assesment of urinary
8-isoprostaglandin F2α level in Behcet disease as index of
oxidative stress and establishment of correlation between disease activity and
urinary 8-isoprostaglandin F2α level
Isoprostanes are
prostaglandin isomers that are generated from non-enzymatic peroxidation of
polyunsaturated fatty acids like arachidonic acid via a free radical-catalyzed
mechanism. Measurement of isoprostanes can provide a sensitive and specific
assesment of early oxidative damage of tissues. In order to evaluate the
contribution of oxidative damage to Behcet disease, known as a chronic,
polysymptomatic, reccurrent, systemic vasculitis, urine 8-isoprostaglandin F2α
levels collected from patients at different disease stages were
measured by EIA method and the releationship between clinical progression and
the 8-isoprostaglandin F2α levels were evaluated. Systemic
lupus erythematosus patients in whom 8-isoprostaglandin F2α
levels were found to be increased were also involved as the positive control
group. Urine 8-isoprostaglandin F2α levels of patients
with Behcet and systemic lupus erythematosus disease were not different from
those of healty volunteers. Also, urine 8-isoprostaglandin F2α levels
of patients with mucocutaneous and vascular Behcet disease and active and
inactive group of these diseases showed no difference. There was no difference
between active and inactive groups of systemic lupus erythematosus patients
also. These findings may be due to the supression of free radical damage and,
as a result of, urinary 8-isoprostaglandin F2α level because the patients have
already taken one of the treatment protocol during study. Taking together these
reasons with interindividual variations of urinary 8-isoprostaglandin F2α,
further studies involving large number of patients and healty volunteers will
give more reliable results for isoprostane levels.
KEY WORDS: Behcet disease, oxidative damage, systemic lupus erythematosus,
8-isoPGF2α.
1. AMAÇ VE KAPSAM:
İzoprostanlar (izoP) serbest
radikallerin indüklediği, arakidonik asit gibi poliansatüre yağ asitlerinin
nonenzimatik peroksidasyonu ile oluşan ürünlerdir. İnsanda izoprostanların in
vivo oluşumu ilk kez Morrow ve arkadaşları tarafından gösterilmiştir (1). Bu
tarihten itibaren izoprostanların in
vitro ve in vivo lipid
peroksidasyonunun sensitif ve spesifik göstergesi olduğunu gösteren birçok
kanıt bulunmuştur. İzoprostanlar, prostaglandinlerin kimyasal olarak stabil,
yapısal izomerleridir. İzoprostanlar ve prostaglandinler arasındaki önemli
yapısal fark; izoprostanların özel olarak cis
yan zincirine sahipken prostaglandinlerin prostan halkasına trans pozisyonunda yan zincirler
içermesidir. Bu maddeler siklooksijenaz (COX) ile oluşan prostaglandin F2α’nın
izomerleri olması nedeniyle F2 izoP’lar olarak adlandırılmaktadır.
PGD2 benzeri bileşik olarak D2 izoP’lar, PGE2
benzeri bileşik olarak E2izoP’ların in vivo aynı yolla
oluştuğu gösterilmiştir. Bunların yanında lökotrienlerin ve tromboksanında
benzer izomerleri tanımlanmıştır (2, 3) ama bunların içinde en fazla üzerinde
çalışmalar yapılan ve hakkında bilgi sahibi olduğumuz F2
izoP’lardır. Prekürsörleri arakidonik asit doku fosfolipidlerinden esterifiye
olduğundan in situ F2 izoP’lar oluşur ve hedef dokularda birikir.
Ardından hücresel aktivasyona yanıt olarak ve fosfolipaz bağımlı bir mekanizma
ile
Kısaca izoprostanlar aşağıdaki
gibi isimlendirilmiştir:
8-izoPGF2a
·
izo
ön eki temel yapıya yan zincirlerin çiralitisini gösterir.
·
D, E,
F, G ve H harfleri prostaglandin adlandırılmasındaki siklopentan halkası tipini
belirtir.
·
Çift
bağların sayısı altta yazılan 1, 2, 3, 4 rakamlarıyla gösterilir.
·
a veya b sembolleri siklopentan halkasında hidroksil
gruplarının stereokimyasını
gösterir (5).
F2 izoP’lar lipid
peroksidasyonunun göstergesi olarak idrar,
Gaz kromatografi-kütle
spektrometre (GC/MS): Morrow ve
Roberts’ın ilk olarak tanımladığı gaz kromatografi (GC)/elektron tutma/negatif
kimyasal iyonizasyon kütle spektrometre (MS) yöntemi total serbest ve
esterifiye F2izoP’ları internal standart olarak izotopla işaretli
PGF2a kullanarak ölçmektedir (1). Ölçülen 8-izoPGF2a in vivo
total F2izoP’ların bir göstergesidir. İzoprostanların internal
standardının olmayışı ile GC’de ekstraksiyon ve pürifikasyon aşamalarının
yetersizliğinden dolayı rezolüsyonunun iyi olmaması gibi bazı sınırlamaları
vardı. Bu grup daha sonra internal standart olarak deuterium işaretli 8-izoPGF2a kullanmaya başlamıştır (11). Bununla birlikte
8-izoPGF2a
izomerini diğer izomerlerden ve metabolitlerinden ayırt etmek mümkün değildir.
İmmüno-GC-MS: 8-izoPGF2α için immüno
afinite kolonu ile saflaştırma yapıldıktan sonra MS ile kantitasyona dayanan
bir yöntemdir. Kolon bütün saflaştırma basamakları yerine geçer fakat kolonun
ömrü sınırlıdır ve sabit bir antikor kaynağı gerektirmektedir (12).
Bu yöntemlerin en büyük
dezavantajı pahalı olması ve özelleşmiş laboratuvarlar gerektirmesidir.
İmmünoassay: 8-izoPGF2α
için hem in vivo hem in vitro çalışmalarda kullanılmak üzere immünoassay kitleri mevcuttur. GC/MS için gerekli olan ön
hazırlama işlemleri bu yöntem için de gereklidir. İmmünoassay ile F2-izoP’ların analizinin doğruluğu GC/MS
ile test edilmiştir (13).
Oksidatif stresin ve lipid
peroksidasyonunun göstergesi olan F2 izoP’larla ilgili yapılan
çalışmalarda kan, beyin omurilik sıvısı, perikard sıvısı gibi vücut sıvılarında
kronik sigara içiminde (14), hiperkolesterolemi (15), koroner anjioplasti (16)
gibi kardiyovasküler hastalıklarda, kronik obstrüktif akciğer hastalığında
(17), Tip I ve Tip II diabetes mellitusda (18, 19), Alzheimer hastalığı gibi
nörodejeneratif hastalıklarda (20) yüksek olduğu bildirilmiştir. Ayrıca izoP
düzeyi yüksekliği sistemik lupus eritematozus (21), skleroderma (22) ve çeşitli
romatolojik hastalıklar (23) gibi inflamatuar durumlarda da gösterilmiştir.
Behçet hastalığı kronik seyir
gösteren, polisemptomatik, rekürren sistemik vaskülittir (24). İlk defa 1937
yılında Türk dermatoloğu Hulusi Behçet tarafından oral aft, genital ülser ve
hipopiyonlu irit triadı olarak tanımlanmıştır. Bu üçlü semptom kompleksinin
yanında oftalmik, mukokutanöz, kardiyovasküler, pulmoner, gastrointestinal,
ürogenital ve kas-iskelet sistem tutulumu olabilir (25). Kesin etyoloji hala
bilinmemekle birlikte bakteriyel veya viral enfeksiyon, genetik ve çevresel
faktörler, toksik kimyasallar ve immün mekanizmalar Behçet hastalığı
patogenezinde öne sürülmektedir. Son yıllarda Behçet hastalığı
etyopatogenezinde reaktif oksijen bileşiklerinin rolü araştırılmış ve Behçet
hastalarının aktive nötrofillerinde artmış bulunan reaktif oksijen türleri ile
hastalıktaki vasküler ve endotelyal doku hasarının ilişkili olduğu gösterilmiştir
(26, 27). Ayrıca Behçet hastalarında kontrol grubu ve inaktif hastalık grubuna
göre plazma süperoksid dismutaz aktivitesi yüksek bulunmuştur (28).
Bu çalışmada bu zamana kadar
oksidatif hasarın patolojiye katkısı açısından literatürde yeterli bilgi olmayan
Behçet hastalığında oksidatif hasarın göstergesi olarak idrar 8-izo-PGF2α
düzeylerinin değişik evrelerdeki Behçet hastalarında
ölçülmesi ve hastalığın klinik seyriyle ilişkisinin araştırılması
planlanmıştır. Ayrıca daha once literatürde 8-izo-PGF2α düzeylerinin arttığı bildirilen SLE hastaları
da, pozitif kontrol grubu olarak çalışmaya dahil edilmişlerdir.
2.
MATERYAL VE YÖNTEM
2.1.
HASTA SEÇİMİ:
Behçet
Hastalığı Uluslararası Tanı Kriterlerine göre tanı konulmuş 56 Behçet hastası,
1982 ARA kriterlerine göre tanı konulmuş 11 sistemik lupus eritematozus hastası
ve 11 sağlıklı gönüllü çalışmaya alındı.
Çalışmaya katılan Behçet
hastaları Mukokutanöz Behçet (MBH) ve Vasküler Behçet (VBH) olmak üzere 2 gruba
ayrıldı. Oral ve genital ülseri, cilt lezyonları ve pozitif paterji testi
olanlar Mukokutanöz Behçet grubu olarak tanımlandı. Vasküler Behçet grubuna
venöz trombozu, arteriyel trombozu ve/veya anevrizması olanlar alındı. İzole
yüzeysel tromboflebiti olan hastalardan beraberinde derin ven trombozu olmayan
MBH grubuna derin ven trombozu olanlar ise VBH grubuna dahil edildi. Vasküler
Behçet tanısı klinik bulgular, renkli doppler ultrasonografi ve/veya
anjiyografi ile konuldu.
Hastalar ayrıca hastalık
aktivitelerine göre de sınıflandırıldılar. Çalışma sırasında iki veya daha
fazla klinik bulgusu (oral ülser, genital ülser, göz lezyonları, cilt
lezyonları, artrit, pulmoner ve nörolojik semptomlar, akut venöz tromboz, akut
arter tombozu veya anevrizması) olanlar aktif grup, en az 1 aydır semptomu
olmayanlar inaktif grup
|
|
|
n |
Yaş [ort (alt-üst
sınır)] |
Cinsiyet (E: erkek, K: kadın) |
Behçet |
mukokutanöz |
aktif |
22 |
37 (20 - 49) |
11 E, 11 K |
|
|
inaktif |
14 |
38,7 (27 - 58) |
5 E, 9 K |
|
vasküler |
aktif |
7 |
33,1 (30 - 42) |
7 E |
|
|
inaktif |
13 |
41,8 (28 - 52) |
10 E, 3 K |
|
|
Toplam |
56 |
37,6 (20 - 58) |
33 E, 23 K |
|
|
|
|
|
|
SLE |
|
aktif |
4 |
36 (34 - 38) |
4 K |
|
|
inaktif |
7 |
40,83 (19 - 59) |
1 E, 6 K |
|
|
Toplam |
11 |
35,1 (19 - 59) |
5 E, 6 K |
|
|
|
|
|
|
Sağlıklı gönüllü |
|
|
11 |
30,9 (19 - 52) |
4 E, 7 K |
Tablo
1: Çalışmaya
alınan hastaların özellikleri
2.2.
İDRAR ÖRNEKLERİNİN TOPLANMASI:
Çalışmaya
katılan hastalardan sabah ilk idrarları (8-10 saatlik) toplandı. Toplanan idrar
herbiri 10 ml olacak şekilde tüplere ayrıldı. Bu 10 ml lik örneklerden biri
antioksidan madde eklenmeden kreatinin ölçümü için saklandı. Diğer 10 ml lik
örneklerin her birine final konsantrasyonları
2.3. İDRAR KREATİNİN DÜZEYLERİNİN ÖLÇÜLMESİ:
İdrarların kreatinin düzeyleri, Ankara
Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi Merkez Laboratuvarında ölçüldü.
2.4. İDRARDAN 8-izoPGF2α ’NIN
EKSTRAKSİYONU:
İzoprostanların
ekstraksiyonu için -20 °C’de saklanan örnekler çıkarılıp oda ısısnda
çözdürüldükten sonra pH ~ 4 olabilmesi için glasial asetik asit ve recovery hesaplanması
için 40000 dpm 3H-PGF2 eklendi.
4000 rpm’de +15°C’de 10 dakika santrifüj edildikten sonra örnekler
önce SepPakTM C18 (100 mg) (Waters
associates,
Ekstraksiyon öncesinde ve sonrasında alınan örneklerde
radyoaktivite saydırılması sonucunda hesaplanan recovery oranları %
62,46±2,77 bulunmuştur.
2.5. EİA İLE 8-izoPGF2α’NIN
ÖLÇÜLMESİ:
Örneklerdeki 8-izoPGF2α
düzeylerinin ölçümü için asetilkolin esteraz işaretli solid faz EİA
(Enzyme Immun Assay) yöntemi kullanıldı (29). EİA ile yapılan ölçümlerde
SPI-Bio'dan (Cedex, Fransa) sağlanan 8-izoPGF2α’ya özel
anti-serumu, asetilkolin esteraz tracer’ı ve standardı kullanıldı. Bütün
örnekler EİA tamponu içinde sulandırılarak ölçüm yapıldı.
Platelere
ölçüm yapılacak örnek, asetilkolin esterazla işaretli tracer ve anti-serum
çözeltilerinin herbirinden 50 ml eklenerek yaklaşık 20
saat +
) İdrar kreatinini
(mg/dl) / ( ) 100 * Ölçülen izoprostan
değeri (pg/ml) (
İdrar izoP (pg/mg
kreatinin) =
EİA
ile yapılan ölçümlerin doğruluğunu test etmek amacıyla sağlıklı gönüllü
idrarına dışarıdan 3 farklı konsantrasyonda (2,5, 5 ve 10 pg/ml) 8-izoPGF2α
ekleyip EİA ile ölçüm yapıldı. Aynı deney 3 kere tekrar edildikten sonra elde
edilen sonuçlarda yapılan regresyon analizinde R2=0.98 bulundu.
2.6.
İSTATİKSEL ANALİZ:
Sonuçlar median değerleri
verilerek Scatter grafikte gösterildi. Çeşitli hasta gruplarının ve kontrol
grubunun idrar 8-izo-PGF2α düzeyleri Kruskal-Wallis testi ile
karşılaştırıldı. İki grup arası karşılaştırma Mann-Whitney U testi ile yapıldı.
İstatistiksel analizler
Statistical Package for Social Sciences (SPSS) v10.0 programı ile yapıldı.
3. ANALİZ VE BULGULAR:
İdrar 8-izo-PGF2α düzeyleri 56
Behçet’li hasta, 11 SLE’li hasta ve 11 sağlıklı gönüllüde EİA ile ölçüldü. 3
grup arasında idrar 8-izo-PGF2α düzeylerinde fark yoktu (Şekil
1).
Şekil 1. Behçet’li,
SLE’li ve sağlıklı gönüllülerde EİA ile ölçülen idrar 8-izoPGF2α
düzeyleri
İdrar 8-izo-PGF2α
düzeyleri 36 mukokutanöz tip Behçet’li hasta ve 20 vasküler tip Behçet’li hasta
da EİA ile ölçüldü. 2 grup arasında idrar 8-izo-PGF2α düzeylerinde
fark yoktu (Şekil 2).
Şekil 2. Vasküler
Behçet’li ve mukokutanöz Behçet’li hastaların EİA ile ölçülen idrar 8-izoPGF2α
düzeyleri
3.3. Aktif ve inaktif Behçet’li hastalarda idrar
8-izo-PGF2α düzeyleri
Şekil 3. Aktif
ve inaktif Behçet’li hastaların EİA ile ölçülen idrar 8-izoPGF2α
düzeyleri
3.4. Aktif ve inaktif SLE’li hastalarda idrar
8-izo-PGF2α düzeyleri
Şekil 4. Aktif
ve inaktif SLE’li hastaların EİA ile ölçülen idrar 8-izoPGF2α
düzeyleri
3.5. Aktif ve inaktif mukokutanöz tip Behçet’li
hastalarda idrar 8-izo-PGF2α düzeyleri
3.6. Aktif ve inaktif vasküler tip Behçet’li
hastalarda idrar 8-izo-PGF2α düzeyleri
4. TARTIŞMA:
İnflamasyon; vasküler ve hücresel komponenti olan, nöronal
regülasyonun ve çeşitli mediatörlerin rol aldığı oldukça karmaşık bir yanıttır. Son yıllarda çok sayıdaki çalışmada serbest
radikallerin inflamasyonun önemli bir komponenti olduğu gösterilmiştir. Serbest
radikallerin mikroorganizmaları yıkıcı ve kemotaktik faktörlerin oluşumu gibi
yararlı etkilerinin yanında doku hasarını arttırıcı gibi olumsuz etkileri de
vardır. Tüm inflamatuvar yanıtlara, serbest
oksijen radikallerinin göreceli katkısı biliniyorken bu katkının derecesi
duruma ve zamana göre değişiklik gösterebilmektedir. Bu nedenle de inflamatuar
durumlarda antioksidan tedavinin etkinliği değişiklik gösterir. İnflamatuar yanıtta oluşan serbest radikallerinin
büyük kısmı fagositik hücrelerden kaynaklanmaktadır ki, bu hücreler aktive
olduklarında büyük miktarlarda süperoksit ve hidrojen peroksit oluşturma
yeteneğine sahiptirler. Bu radikaller serbest
demir ile etkileşir sonuçta yüksek reaktif hidroksil radikali oluşur ve doku
hasarına yol açarlar. Serbest radikallerin oluşturduğu bu ilave hasar nedeniyle yeni fagositik
hücreler olaya katılmakta ve serbest radikallerin kemotaktik faktörlerin
oluşumunu da stimüle etmeleri nedeniyle inflamatuar yanıtta kısır döngü
oluşmaktadır (30).
Behçet hastalığında serbest
oksijen radikallerinin rolü kesin olarak gösterilememişken Behçetli hastaların
nötrofillerinde kemotaksis ve fagositoz gibi fonksiyonlarda bazı
anormalliklerin olduğu (31) ve Behçet’li hastaların stimüle olmuş
nötrofillerinde endotelyal doku hasarına neden olan serbest oksijen
radikallerin düzeylerinin yükselmiş olduğu gösterilmiştir (26, 32). Ayrıca
Behçet’li hastaların polimorfonükleer lökositlerinde (PMNL) (27, 33) ve
plazmalarında (34) süperoksid süpürücü aktivitenin azaldığı gösterilmiştir. Bu
bulgular PMNL’lerde artmış O2· oluşumunun Behçet’li
hastalarda süperoksid süpürücü aktivitenin azalmasından sorumlu olabileceği ve
PMNL’lerin dokularda daha fazla O2· radikalinin
salınımına neden olabileceği düşüncesini desteklemektedir. Yapılan çalışmalarda
PMNL’lerin diğer oksidan ve antioksidan enzim aktivitelerinde değişikliklerde
bildirilmiştir. Behçet’li hastalarda süperoksid dismutaz, myeloperoksidaz,
katalaz ve glutatyon peroksidaz aktivitesinin azaldığı ve NADPH oksidaz
aktivitesinin arttığı gösterilmiştir (35). Ayrıca yapılan bir başka çalışmada
Behçet’li hastalarda yaşla ve hastalık süresiyle ilişkili olarak eritrositlerde
lipid peroksidasyonunun göstergesi olan malondialdehit düzeylerinin arttığı
gösterilmiştir. Yine bu çalışmada hidrojen peroksid ile indüklenmiş
malondialdehit oluşumunun Behçet’li hastalarda sağlıklı gönüllülere göre daha
fazla olduğu, gingko biloba ekstresi Egb761 ile malondialdehit düzeyinin
sağlıklı gönüllüler düzeyine indiği gösterilmiştir (36). Kısacası Behçet’li
hastaların plazma antioksidan sisteminde yetersizlik veya bozukluk olduğu ve O2·
oluşumundaki artışın dokularda daha fazla lipid peroksidasyonuna yol açtığı
Bu çalışmada Behçet
hastalığında oksidatif hasarın patolojiye katkısını değerlendirmek için
oksidatif hasarın göstergesi olarak idrar 8-izo-PGF2α
düzeylerinin değişik evrelerdeki Behçet hastalarında
ölçülmesi ve hastalığın klinik seyriyle ilişkisinin araştırılması planlandı.
Literatürde Behçet hastalarında idrarda ve/veya plazmada 8-izo-PGF2α düzeylerini
değerlendiren bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Behçet’li hastaların idrar
8-izoPGF2α düzeylerinin sağlıklı gönüllülerinkinden farklı
olmadığı, mukokutanöz ve vasküler Behçetli hastaların idrar 8-izoPGF2α
düzeyleri arasında ve yine aktif ile inaktif gruplar arasında fark görülmediği
tespit edildi. Literatürde 8-izoPGF2α düzeylerinin geniş
varyasyon gösterdiği bilinmektedir. Çalışmaya yeterli
Çalışmaya alınan hastalardan
sadece 1 tanesi yeni tanı konulmuş ve tedavi almamış, diğerleri ise tedavi alan
hastalardır. Tedavi alan hastalardan 47 tanesi kolşisin, 4 tanesi kolşisin ve
steroid, 3 tanesi kolşisin ve imuran, 1 tanesi de kolşisin, imuran ve steroid
kullanmaktadır. Tedavi sonucu hastalığın baskılanmasının, serbest radikal
hasarını ve dolayısıyla idrar 8-izoPGF2α
düzeylerini baskılaması beklenir. Tip II diyabetli
hastalarda metabolik kontrol sağlanması ile (19) ve kronik obstrüktif akciğer
hastalığı olanlarda 14 günlük tedaviden sonra (43) artmış izoprostan
düzeylerinin azaldığı gösterilmiştir. Ayrıca Behçet’li hastalarda uygulanan
tedavi sonucunda lipid peroksidasyon ürünlerinin düzeyinin düştüğü de
gösterilmiştir (36, 44).
Iuliano ve arkadaşları
antifosfolipid antikoru pozitif olan ve olmayan SLE’li hastalarda idrar
8-izoPGF2α düzeylerini değerlendirerek 8-izoPGF2α
ile antifosfolipid antikor arasında ilişki olup olmadığını incelemek
istemişlerdir. SLE’li hastaların idrar 8-izoPGF2α düzeylerinin
kontrol grubuna göre yüksek olduğunu ve bu yüksekliğin antifosfolipid antikor
pozitif olanlarda daha sık olduğunu göstermişlerdir (21). Oysa bu çalışmada
SLE’li hastaların idrar 8-izoPGF2α düzeylerinin sağlıklı
gönüllülerden farklı olmadığı aktif (n=4) ve inaktif (n=7) gruplar arasında
farklılık olmadığı gösterildi. Çalışılan
hasta sayısının azlığı ve antifosfolipid antikorların çalışmamızdaki hasta gruplarında
değerlendirilmemiş olması, literatürdeki farklılığı açıklayabilir.
İzoprostanlar serbest radikal
hasarının erken ortaya çıkan ve in vivo değerlendirilebilen bir göstergesi
olması nedeniyle, çeşitli klinik durumlarda serbest radikal hasarının patolojiye
katkısını değerlendirmek amacıyla kullanılabilecek bir kriter olarak
görülmektedir. Yalnız bireylerarası varyasyonun yüksek olması bu
değerlendirmede sorun yaratmaktadır. Bu nedenle fazla sayıda hasta ve sağlıklı
gönüllü içeren çalışmalar, isoprostan düzeyi hakkında daha sağlıklı sonuçlar
elde edilmesini sağlayacaktır.
5. KAYNAKLAR:
21. IULIANO L,
PRATICO D, FERRO D, PITTONI V, VALESINI G, LAWSON J, FITZGERALD GA, VIOLI F.
(1997) Enhanced lipid peroxidation in patients positive for antiphospholipid
antibodies. Blood; 90: 3931
22. STEIN CM, TANNES
SB, AWARD JA, ROBERTS LJ, MORROW JD. Evidence of free radical mediated injury
(isoprostane overproduction) in scleroderma. Arthritis Rheum. 1996; 39:
1149
28. TUTKAK H,
YURTASLANI Z, TOKGÖZ G, AYDINTUĞ A.O, DÜZGÜN N, GÜRLER A. Superoxide dismutase
activity of plasma, erythrocyte and lymphocytes(T,B) in patients with Behçet’s
disease. In. Behçet’s Disease, Eds: Godeau P and Wechsler B, Elsevier Science
Publishers B.V.
6. EKLER:
a)
Mali Bilanço ve Açıklamaları:
Proje
bütçesinde gelir toplamı 4,250,465,000 TL’sıdır. Bütçede sunulduğu şekilde 300
No’lu fasıldan 570,800,000 TL, 400 No’lu fasıldan 3,571,972,797 TL; toplam
4,142,772,797 TL harcanmış olup kalan miktar 107,692,203 TL’sıdır.
b)
Makine ve Teçhizatın Konumu ile İlerideki Kullanıma Dair Açıklamalar
Proje ile
makine ve teçhizat alınmamıştır.
c)
Teknik ve Bilimsel Ayrıntılar
Yoktur.
d)
Sunumlar (bildiriler ve teknik raporlar)
Yoktur.
e)
Yayınlar (hakemli bilimsel dergiler) ve tezler
Yoktur.