T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
ARAŞTIRMA FONU PROJESİ
KESİN RAPORU
İNSAN VE KOYUNLARDA HİDATİDOZUN
İNDİREKT FLORESAN ANTİKOR TEKNİĞİ İLE TEŞHİSİ
Proje Yürütücüsü : Prof. Dr.
Ahmet DOĞANAY
Proje Numarası : 2000-08-10-023
Başlama Tarihi : 03.01.2001
Bitiş Tarihi : 10.09.2001
Rapor Tarihi : 24.09.2001
Ankara Üniversitesi Araştırma
Fonu Müdürlüğü
Ankara-2001
İNSAN VE KOYUNLARDA HİDATİDOZUN
İNDİREKT FLORESAN ANTİKOR TEKNİĞİ İLE TEŞHİSİ
The Diagnosis of Hydatidosis in
Human and Sheep by Indirect Flourescence Antibody Technique
Ahmet Doğanay
Ayşe Burgu Mehmet
Tanyüksel
Oğuz Sarımehmetoğlu Bahadır Gönenç Esma Kozan
Alparslan Yıldırım
Hidatidoz, insan ve
hayvan sağlığını yakından ilgilendiren önemli bir paraziter hastalıktır.
Dünyada birçok ülkede yaygın olarak görülen bu hastalık, Türkiye'de de gerek
halk sağlığı, gerekse ekonomik açıdan önemli bir sorun oluşturmaktadır.
Hastalığın teşhisinde radyolojik yöntemlerin yanı sıra serolojik teşhis
yöntemlerinden de yararlanılmaktadır.
Bu
çalışmada, hidatidozun paraziter hastalıkların teşhisinde oldukça geniş
kullanım alanı bulunan IFAT (indirekt floresan antikor tekniği) ile teşhisi
araştırılmıştır. Bu amaçla, koyun karaciğerinden elde edilen kist hidatik
sıvısından santrifüj edilerek toplanan
ve -700C de parafilm rulolar içerisinde dondurulan
protoskolekslerden -200C de çalışan kryostat mikrotomu ile 5 mm kalınlığında kesitler alınarak antijen
olarak kullanılmıştır.
Serumlar
mezbahada kesimi yapılan koyunlardan alınan
kanlardan çıkarılmış, ayrıca kanları alınan koyunların gerek kist
hidatik gerekse diğer helmint enfeksiyonları yönünden organ muayeneleri
yapılmıştır. Ayrıca koyunların dışkıları da paraziter yönden kontrol
edilmiştir.
Çalışmada
koyunların yanı sıra insan serumları da incelenerek protoskoleks kesit
antijenleri ile insanlarda hastalığın teşhisinde IFAT’ın spesifite ve
sensitivitesi araştırılmıştır.
Sonuç
olarak, IFAT ile hidatidozun insanlarda erken dönemde teşhisinde spesifitenin
%80, sensitivitenin %70, koyunlarda ise hem spesifite hem de sensitivitenin %90
olduğu belirlenmiştir.
Anahtar
kelimeler:
Kist hidatik, IFAT, insan, koyun
Hydatidosis caused by hydatid cyst is a widespread disease
in human and animals in the world. It is very hazardous to human and animal
health. This disease is also very common in Turkey, which causes big economic
losses.
In the diagnosis
of parasitic diseases, there have been important improvements by applying
Indirect flourescence antibody technique (IFAT). Therefore, this technique has
become an important diagnostic tool in the parasitology laboratories.
Protoscolices from sheep liver collected by centrifugating hydatid cyst fluids.
Protoscolices rolled in parafilms were frozen at -70 0C and sections
in 5mm were taken from these rolls by using cryostat microtome working at
-20 0C and used as antigen in this study.
Blood collected from
sheep slaughtered at the abattoirs and sera were obtained from these blood
samples. Organs of these sheep were examined for hydatid cysts and other
helminth infections. Faecal samples from these sheep were also examined in the
laboratory.
In this study, the
sera from human patients infected with hydatidosis were examined by using same
antigens by IFAT in addition to sheep sera to determine specificity and
sensitivity of this technique.
Specificity and
sensitivity of IFAT by using protoscolex antigens were determined as 80% and
70% respectively in early stage of the disease in humans, while these were
determined as 90% in sheep infected with hydatidosis.
Key words: Hydatid cyst, IFAT, human, sheep,
II. Amaç ve Kapsam
Echinococcus granulosusus'un olgunları köpek, kurt, çakal ve diğer kanidelerin ince
bağırsaklarında, larvası olan hidatik kist ise koyun, keçi, sığır, domuz ve diğer
birçok evcil ve yabani memelide, ayrıca insanda başta karaciğer ve akciğer
olmak üzere çeşitli organ ve dokularda bulunmaktadır (2,13,19).
Hidatik
kistin meydana getirdiği hidatidoz, insan ve hayvanlarda yaygın olarak görülen
bazen de öldürücü olabilen bir hastalıktır. Dünyada birçok ülkede yaygın olarak
görülen bu hastalık, Türkiye'de de gerek insan sağlığı, gerek ekonomik açıdan
önemli bir sorun oluşturmaktadır (2,13).
Hidatidozun,
klinik semptomlarının ve parazitolojik bulgularının spesifik olmamaması teşhis
edilmesinde sıkıntılar yaratmaktadır. Özellikle yeni oluşmakta olan kistlerin
radyografi ve ultrasonda tespit edilmesi oldukça güç olmaktadır. Hastalığın
erken tanısı şüphesiz tedavi şansını artırmaktadır (2,13,19).
Hidatidozun
floresan antikor tekniği ile teşhisinde, antijen olarak; dondurulmuş parazitli
doku kesitleri, scoleks ve kistik membranın kullanıldığı çalışmalardan olumlu
sonuçlar alındığı bildirilmiştir (4,5). Echinococcus
granulosus'un larva ve olgun
formlarının antijenik karşılaştırılmasının yapıldığı bir başka çalışmada da,
larvaların antijenik aktivitesinin daha yüksek olduğu belirtilmiştir (1).
Kist
sıvısı ve donmuş skoleks kesitleri antijen olarak kullanılarak üniloküler ve
mültiloküler hidatidozun teşhisi amacı ile uygulanan CF(Complement Fikzasyon),
IFAT ve IHAT(Indirekt hemaglutinasyon) teknikleriyle üniloküler kistlerde sıra
ile %77, %94, %89; multiloküler kistlerde ise, %36, %100 ve %100 oranlarında
başarı sağlanmıştır. Bununla birlikte kontrol gruplarında testlerin tümünde
bazı yalancı pozitif reaksiyonların olduğu da kaydedilmiştir (15).
Üçyüz
koyun serumunu IFAT ve IHAT ile test eden Şenlik (26), 1/128 ve daha yukarı
titrelerde IFAT’ın sensitivitesini %78.95, spesifitesini %92.57, yalancı
negatif reaksiyonları %21.05, yalancı pozitif reaksiyonları da %7.43; 1/256 ve daha yukarı sulandırmalarda IHAT’ın
sensitivitesini %78.29, spesifitesini %77.03, yalancı negatif reaksiyonları
%21.71, yalancı pozitif reaksiyonları da %22.97 olarak bildirmiştir.
Gore
ve ark. (12), antijen olarak E.
granulosus skolekslerinin ekstraktını kullanarak floresan antikor tekniğini
uygulamışlar ve E. granulosus
antijeni ile E. multilocularis'in
teşhisinin mümkün olduğunu belirtmişlerdir. Beggs ve ark. (3), hidatidozun
floresan antikor tekniği ile teşhisinde, dondurularak kurutulmuş skoleksleri
kullanarak çok iyi sonuçlar aldıklarını bildirmişlerdir. Coudert ve ark. (4),
floresan antikor tekniğinin CF tekniğinden daha duyarlı olduğunu
kaydetmişlerdir.
Taenia saginata kesitleri antijen
olarak kullanılarak, IFAT ile sığır
sistiserkozunun teşhisi amacıyla yapılan bir çalışmada (11), enfeksiyondan 2
hafta sonra 1/40 titrede antikor saptanmış olup, 4-6 hafta içinde titrelerin
1/160-1/640’a ulaştığı, 18-23 hafta sonra bile pozitif reaksiyonların görülebildiği
kaydedilmiş ve sistiserkozun teşhisinde IFAT’ın diğer serolojik teşhis
metodlarından daha üstün bir test olduğu belirtilmiştir.
Domuzlardaki
sistiserkozun IFAT ile teşhisi amacı ile yapılan bir çalışmada (17), antijen
olarak Cysticercus celulosae'nın
skoleks kesitleri ve Taenia solium
yumurtaları kullanılmış ve test sonucunda en duyarlı antijenin %90.38’lik sonuç
veren T.solium yumurtası ile
hazırlanan antijen olduğu saptanmıştır. Çalışmada (17), en iyi sonuçların 1/10
sulandırmada alındığı kaydedilmiştir.
Türkiye'de
Tınar tarafından koyunlarda Fasciola
gigantica'nın erken teşhisi amacıyla
yapılan bir çalışmada (27) 2 aylık genç F.
gigantica kesitleri antijen olarak kullanılarak IFAT uygulanmış ve
enfeksiyonun 20. gününden itibaren hastalığın teşhisinin mümkün olabileceği
saptanmıştır.
Oğuz
ve ark. (20), Fasciola hepatica'nın teşhisinde IPT(Immunperosidaz) ve
IFAT'ı karşılaştırmalı olarak
kullanmışlar ve her iki testin de fasciolosisin teşhisinde başarı ile
kullanılabileceğini bildirmişlerdir.
Schistosomosisin
IFAT ile serolojik teşhisi amacıyla yapılan bir
çalışmada (24), enfekte 50 kan serumundan 48’i pozitif reaksiyon
verirken, sağlıklı 36 hastanın hiçbirisinde yalancı pozitif reaksiyona
rastlanmamıştır.
Filariosisin
IFAT ve IHAT ile teşhisi amacıyla olgun, mikrofiler ve yumurta antijenleri
kullanılarak yapılan çalışmalarda (6,9,18,28) olumlu sonuçlar alındığı, ancak
kros reaksiyonların da görüldüğü bildirilmiştir.
Trichinellosisin,
IFAT ile teşhisi amacıyla yapılan çalışmalarda antijen olarak kaslardaki Trichinella spiralis larvaları,
larvaların kesitleri kullanılmış ve larvaların antijenik yerlerinin kütiküla ,
ağız ve anal kısımlarının olduğu bildirilmiştir (7,8,10,16,22).
Sarımehmetoğlu
(23), Toxocara canis ile deneysel
enfekte farelerde visceral larva migransın IFAT ve IHAT ile teşhisi konulu
çalışmasında; IFAT’ın daha spesifik, IHAT’ın ise daha duyarlı olduğunu
bildirmiştir.
III. Materyal ve Yöntem
Antijen Hazırlanması: Koyun karaciğerinden elde edilen
kist hidatik sıvısı 1000xg de 30 dakika santrifüj edilerek protoskoleksler
çöktürülüp toplanmıştır. Protoskoleksler üzerine formaldehitin damıtık sudaki
%10 luk solusyonu konarak tespit edilmiş ve daha sonra 0.5ml sıvıda belli
sayıda (4000-6000adet/ml) bulunduracak şekilde sulandırılmıştır. 0.75ml lik
ependorf tüplere konulan belirli sayıdaki protoskoleksler -70°C da
dondurulmuştur. Donmuş haldeki protoskoleksler ependorf tüplerden alınıp
parafilmle sarılarak tekrar -70°C a konulmuş ve kesit gününe kadar muhafaza
edilmiştir.
Kesit
antijenlerinin hazırlanması için dipfirizden çıkartılan parafilme sarılı protoskolekslerden -20°C da
çalışan kryostat mikrotomu ile 5 µm kalınlığında kesitler alınarak lamlara
monte edilmiştir. Kesitler Cornay solusyonunda 5 dakika, daha sonra da 3 ayrı
kapta bulunan absolut alkolde 1’er
dakika bekletilerek tespit edilmiş ve -70 °C lık dipfirizde lam
kutularında üstleri alüminyum folye ile ışık almayacak bir şekilde örtülerek
saklanmıştır (21,23).
Serumların Elde Edilmesi: Kazan Belediyesi Mezbahası'nda
kesimi yapılan koyunların kanları steril tüplere alındıktan sonra kesimleri
takip edilerek kist hidatikli olanların ve olmayanların serumları ayrılmıştır.
Ayrıca pozitif ve negatif kontrol olarak
serumları ayrılan koyunların dışkı ve organ muayeneleri de yapılarak
distomatosis, cysticercosis, monieziosis, trichostrongylosis, metastrongylosis
gibi enfeksiyonlar yönünden pozitif veya negatif oldukları kaydedilmiştir. Bu
serumların yanında, piyasada hazır satılan ve herhangi bir parazit enfeksiyonu
taşımayan, tamamen steril olan koyun serumu da kullanılarak negatif serumların
doğrulaması yapılmıştır.
Kist
hidatikli insan serumları ise, Gülhane
Askeri Tıp Akademisi’nde ticari ELISA kiti ile ayrıca radyolojik ve
ultrasonografik bulgularla kist hidatikli olduğu kesin teşhis edilen
hastalardan sağlanmıştır.
Serumların Sulandırılması: Serumlar, test gününde Coons
buffer solusyonu ile 1/2, 1/4, 1/16, 1/32, 1/64, 1/128, 1/256’ya kadar
sulandırılarak muayeneye hazırlanmıştır.
Testte Kullanılan Solusyonlar:
a-Cornay
tespit solüsyonu:
Asetik
asit-----20ml
Kloroform-----60ml
Absolut
alkol-120ml
b-Coons
buffer solüsyonu:
Na2HPO4x2H2O-1.78gr
KH2PO4------------0.136gr
Distile
su------------1000ml
pH=7.2-7.4
c-Evans blau boya
solüsyonu:
Evans
blau----100mg
Coons
buffer--500ml
Testin yapılışı: Serumların sulandırılmaları,
Coons buffer solüsyonu ile yapılmıştır.
Sulandırılan
serumlar, önceden numaralandırılmış hazır kesitler üzerine, kesit yüzeyini
örtecek kadar damlatılmıştır.
Üzerlerine
serum damlatılan kesitler, 37°C da, rutubetli ortamda 30 dakika etüvde
tutulmuştur.
Etüvden
alınan lamlar, hafifce distile su ile yıkandıktan sonra içinde Coons buffer
bulunan 3 kapta sırayla 5 er dakika tutularak tekrar distile sudan
geçirilmiştir.
Kesitler
havada kurutulduktan sonra üzerlerine Coons buffer ile sulandırılan konjugat
damlatılıp, tekrar 37°C da rutubetli ortamda 30 dakika inkubasyona
bırakılmıştır.
Etüvden
alınan lamlar, içinde Coons buffer bulunan 3 kapta, 5’er dakika yıkandıktan
sonra, Evans blau’nun 1/5000‘lik solüsyonunda 10 dakika tutulmuştur.
Evans
blau’dan çıkartılan lamlar, içinde Coons buffer bulunan 3 kapta sırasıyla 10’ar
dakika tutulup distile suyla hafifçe yıkandıktan sonra havada kurumaları
beklenmiştir.
Kuruyan kesitlerin
üzerine 1 kısım Coons buffer ve 9 kısım gliserin karışımından bir damla
konduktan sonra lamelle kapatılarak floresan mikroskopta incelemeye hazır hale
getirilmiştir (23,27).
Muayene
için Carl Zeiss’in basınçlı cıva buharı ihtiva eden ışık kaynaklı floresan
mikroskobu kullanılmıştır. Muayene karanlık saha kondansörü ile karanlık odada
yapılmıştır.
Testte,
kist hidatik protoskoleks kesit antijenlerinin parlak sarımsı-yeşil renk
verdiği durumlar pozitif (Şekil 1), protoskoleks kesitinin kırmızı renk ve
mat-gri renk verdiği durumlar negatif olarak değerlendirilmiştir (Şekil 2).
Spesitivite
ve sensitivite oranlarının hesaplanması, ilgili formüllere* göre yapılmıştır
(14,25).
Çalışma materyali
için Kazan Belediye Mezbahası’ndan alınan ve organ muayenesi sonucu kist
hidatik bakımından pozitif ve negatif olarak ayrılan kan serumlarının yanında,
distamatosis, trichostrongylosis ve cyticercosis bakımından koyunların dışkı ve
organ kontrolleri yapılarak pozitif veya negatif oldukları kaydedilmiştir.
____________________________________________________________
*
Sensitivite= a
x 100 Spesifite=
d x 100
a+c b+d
a: Enfekte serumlarda pozitif bulunan test sonuçları (gerçek
pozitif)
b: Enfekte olmayan serumlarda pozitif bulunan test sonuçları
(yalancı pozitif)
c: Enfekte serumlarda negatif bulunan test sonuçları (yalancı
negatif)
d: Enfekte olmayan serumlarda negatif bulunan test sonuçları
(gerçek negatif)
Koyunların
kan serumlarının IFAT ile kontrollerinde şu sonuçlar alınmıştır.
Enfeksiyon
grubundaki toplam 10 serumdan 9’u IFAT ile pozitif reaksiyon vermiştir. Organ
muayenesi ile kist hidatik bakımından pozitif olduğu belirlenen 1 koyuna ait
serum ise, test sonucu yalancı negatif reaksiyon vermiştir. Pozitif reaksiyon veren 9 enfekte grubu
serumdan, 1 serum (%11.1’i) 1/16 sulandırmaya, 1 serum (%11.1’i) 1/32
sulandırmaya, 1 serum (%11.1’i) 1/64 sulandırmaya, 5 serum (%55.5’i) 1/128
sulandırmaya, 1 serum da (%11.1’i) 1/256 sulandırmaya kadar pozitif reaksiyon
vermiştir. Genel olarak pozitif kontrol olarak ayrılan serumların IFAT ile
kontrollerinde %90’ı pozitif sonuç vermiş, böylece organ muayenesi ile pozitif
oldukları belirlenen hayvanların kist hidatik bakımından enfekte oldukları
testçe de doğrulanmıştır.
Negatif
kontrol grubundaki toplam 10 serumdan 9’u IFAT ile negatif reaksiyon verirken,
1 serum (%10’u) yalancı pozitif reaksiyon vermiştir. Negatif kontrol grubu
olarak ayrılan ancak pozitif reaksiyon veren koyuna ait serum 1/128
sulandırmaya kadar reaksiyon verirken, 1/128 ve 1/256 sulandırmalarda negatif
reaksiyon verdiği gözlenmiştir. Genel olarak negatif kontrol olarak ayrılan
koyun serumlarının IFAT ile kontrollerinde %90’ı negatif sonuç verirken %10’u
yalancı pozitif reaksiyon vermiştir.
İnsanların
kan serumlarının IFAT ile kontrollerinde ise şu sonuçlar alınmıştır.
Enfeksiyon
grubundaki toplam 10 serumdan 7’si IFAT ile pozitif reaksiyon vermiştir.
Radyolojik ve ticari ELISA kiti ile
pozitif olduğu teşhis edilen 3 hastanın serumu IFAT ile yalancı negatif
reaksiyon vermiştir. Pozitif reaksiyon veren 7 enfekte grubu serumdan; 2 serum
(%28.5’i) 1/8 sulandırmaya, 1 serum (%14.2’si) 1/32 sulandırmaya, 1 serum
(%14.2’ si) 1/128 sulandırmaya, 2 serum (%28.5’i) 1/256 sulandırmaya kadar, 1
serum da (%14.2’si) 1/256 sulandırma da dahil olmak üzere pozitif reaksiyon
vermiştir. Genel olarak pozitif kontrol olarak ayrılan insan serumlarının IFAT ile kontrollerinde %80
pozitif sonuç alınmıştır.
Negatif
kontrol grubundaki toplam 10 serumdan 8’i IFAT ile negatif reaksiyon verirken,
2 serum yalancı pozitif reaksiyon vermiştir. Negatif kontrol grubu olarak
ayrılan ancak pozitif reaksiyon veren insan serumlarından 1’i, 1/128
sulandırmaya kadar, diğeri ise 1/256 sulandırma dahil olmak üzere pozitif
reaksiyon vermiştir. Genel olarak negatif kontrol olarak ayrılan serumların
IFAT ile kontrollerinde %70’i negatif sonuç verirken, negatif kontrol olarak
ayrılan serumların %30’u pozitif sonuç vermiştir.
Sonuç
olarak; Koyun kan serumlarının serolojik muayenelerinde IFAT’ın sensitivitesi
%90, spesifitesi %90 olarak hesaplanmıştır*.
İnsan
kan serumlarının serolojik muayenelerinde ise IFAT’ın sensitivitesi %70,
spesifitesi %80 olarak saptanmıştır*.
Piyasadan
hazır satın alınan non-enfekte koyun serumunun IFAT ile serolojik muayenesinde,
tüm sulandırmalarda negatif reaksiyon
verdiği gözlenmiştir.
Koyunların organ ve
dışkı muayenelerinde;
Pozitif
kontrol grubu olarak ayrılan toplam 10 koyunun organ muayenesinde; 2 koyunda
(%20’si) Cysticercus tenuicollis’e,
1’inde (%10’u) Fasciola hepatica’ya rastlanmıştır. Pozitif kontrol grubu
koyunların dışkı muayenesinde ise, 1 koyunda (%10’u) Paramphistomum sp.’ye, 2’sinde (%20’si) Trichuris sp.’ye, 8’inde (%80’i) Trichostrongylus sp.’ye rastlanırken, 2 koyunun (%20’si) organ ve
dışkı muayenesinde herhangi bir helmint enfeksiyonu saptanamamıştır (Tablo 2).
Negatif
kontrol grubu olarak ayrılan toplam 10 koyunun organ muayenesinde; 1 koyunda
(%10’u) Dicrocoelium dendriticum’a,
1’inde de (%10’u) Cyticercus tenuicollis’e
rastlanmıştır. Negatif kontrol grubu hayvanların dışkı muayenesinde ise, 1
koyunda (%10’u) Trichuris sp.,
2’sinde (%20’si) Paramphistomum sp.
ve 6’sında (%60’ı) Trichostrongylus sp.
yumurtası saptanmıştır. Üç koyunun organ ve dışkı muayenesinde herhangi bir
helmint enfeksiyonuna rastlanmamıştır.
Serum no |
Serum Sulandırmaları |
|||||||
Pozitif |
1/2 |
1/4 |
1/8 |
1/16 |
1/32 |
1/64 |
1/128 |
1/256 |
1 |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
- |
- |
2 |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
- |
3 |
+ |
+ |
+ |
- |
- |
- |
- |
- |
4 |
+ |
+ |
+ |
+ |
- |
- |
- |
- |
5 |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
- |
- |
6 |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
- |
- |
7 |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
- |
- |
- |
8 |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
- |
- |
9 |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
- |
- |
10 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
Negatif |
1/2 |
1/4 |
1/8 |
1/16 |
1/32 |
1/64 |
1/128 |
1/256 |
1 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
2 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
3 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
4 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
5 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
6 |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
- |
- |
7 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
8 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
9 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
10 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
Tablo 2. Koyunların diğer helmint
enfeksiyonları bakımından durumu
Hayvan no |
Kist hidatik
lokalizasyon yeri |
Diğer helmint
enfeksiyonları* |
Pozitif |
|
|
1 |
Karaciğer
|
Trc.,
Paramph. |
2 |
Karaciğer, Akciğer
|
- |
3 |
Karaciğer
|
Trc. |
4 |
Karaciğer
|
Trc.,
Cyst. |
5 |
Karaciğer, Akciğer
|
Trc.,
Trich. |
6 |
Karaciğer, Akciğer
|
Trc.,
Cyst. |
7 |
Karaciğer
|
Trc.,
Fas. |
8 |
Karaciğer, Akciğer
|
- |
9 |
Karaciğer
|
Trc. |
10 |
Karaciğer
|
Trc.,
Trich. |
Negatif |
|
|
1 |
-
|
Trc.,
Dic., Paramph. |
2 |
-
|
- |
3 |
-
|
- |
4 |
-
|
Tric.,
Trich. |
5 |
-
|
Trc. |
6 |
-
|
Cyst. |
7 |
-
|
- |
8 |
-
|
Trc.,
Paramph. |
9 |
-
|
Trc. |
10 |
-
|
Trc. |
*Diğer helmint enfeksiyonları; Trc.:Trichostrongylidae, Paramph.: Paramphistomum sp.,
Trich.: Trichuris sp., Fas.:
Fasciola sp., Dic.: Dicrocoelium dendriticum,
Cyst.: Cysticercus tenuicollis
Tablo 3. Kist hidatik yönünden
pozitif ve negatif insan serumlarının IFAT ile çeşitli sulandırmalarda vermiş
olduğu reaksiyonlar.
Serum no |
Serum Sulandırmaları |
|||||||
Pozitif |
1/2 |
1/4 |
1/8 |
1/16 |
1/32 |
1/64 |
1/128 |
1/256 |
1 |
+ |
+ |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
2 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
3 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
4 |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
- |
5 |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
- |
6 |
+ |
+ |
+ |
+ |
- |
- |
- |
- |
7 |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
8 |
+ |
+ |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
9 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
10 |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
- |
- |
Negatif |
1/2 |
1/4 |
1/8 |
1/16 |
1/32 |
1/64 |
1/128 |
1/256 |
1 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
2 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
3 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
4 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
5 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
6 |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
- |
- |
7 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
8 |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
+ |
9 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
10 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
Pozitif kontrol olarak ayrılan 2, 5, 6 ve 8 nolu koyunların
organ muayenelerinde kist hidatiklere hem karaciğer, hemde akciğerlerinde rastlanmıştır. Bu koyunların kan serumlarının
IFAT ile muayenesinde ise 2 nolu koyunun serum örneği 1/256 sulandırmaya kadar
pozitif reaksiyon verirken, 5, 6 ve 8 nolu koyunların serum örnekleri 1/128
sulandırmaya kadar pozitif reaksiyon vermiştir. Bunun yanında sadece
karaciğerinde kist hidatik bulunan 1 ve
9 nolu koyunların serum örnekleri 1/128 sulandırmaya kadar pozitif reaksiyon
verirken, 1 koyunun serum örneği (no.3) 1/16 sulandırmaya, 1 serum örneği
(no.4) 1/32 sulandırmaya kadar pozitif reaksiyon vermiş, 1 serum örneğinde
(no.10) hiç pozitiflik görülmemiştir. Bu sonuçlar hem karaciğer, hem de
akciğerlerde kist hidatik bulunan koyunlardaki antikor düzeyinin sadece
karaciğerinde kist bulunan hayvanlardakinden daha yüksek olduğunu
göstermektedir. Şenlik (26) de yaptığı çalışmada aynı sonuca varmıştır.
Negatif
kontrol olarak ayrılan koyunlarda 6 numaralı koyunun organ muayenesinde C. tenuicollis’e rastlanmış ve negatif
olarak ayrılan koyunların kan serumlarından
sadece bu koyun IFAT ile pozitif reaksiyon vermiştir. Bu sonuç da, bir cestod
larvası olan C. tenuicollis ile, kist
hidatik arasında kros reaksiyon olabileceği düşüncesini akla getirmektedir.
Aynı durum bazı araştırıcılar (17,25) tarafından da belirtilmiştir.
Koyunların
dışkı muayenesi ile yapılan bakılarından elde edilen sonuçlarla, antikor
düzeyleri, yalancı pozitflik veya yalancı negatiflik reaksiyonları arasında
dikkati çeker bir ilişki kurulamamıştır.
Radyolojik
olarak kist hidatikli olup olmadıkları belirlenip, ticari ELISA kiti ile de bu
sonuçların desteklendiği pozitif ve negatif hastaların, dışkı muayenesi
sonuçlarının olmadığı gibi, radyolojik muayene sonucu kist hidatik bakımından
pozitif olduğu belirlenen hastalardan bu kistlerin hangi organlarda bulunduğuna
dair bir kayıt da bulunamamıştır. Bu sebeble antikor titre düzeylerinin hangi
durumda arttığı ve azaldığı veya bir değişimin olup olmadığına ilgili bir yorum
getirilememiştir.
Hidatidozun,
floresan antikor tekniği ile teşhisinde antijen olarak, dondurulmuş parazitli
doku kesitleri (4), skoleks ve kistik membranın kullanıldığı çalışmalardan (5)
olumlu sonuçlar alındığı bildirilmiştir. Echinococcus
granulosus’un larva ve olgun formlarının antijenik karşılaştırılmasının
yapıldığı bir çalışmada da (1), larvalardan elde edilen antijenin aktivitesinin
daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Bu çalışmada da antijen olarak protoskoleks
kesit antijenleri kullanılmış olup sonuçlar ilgili literatürlerle (1,4,5)
benzerlik göstermektedir.
Hidatik
sıvısı ve donmuş skoleks kesitleri antijen olarak kullanılarak insanlarda
üniloküler ve mültiloküler hidatidozun teşhisi amacı ile uygulanan bir
çalışmada (14) IFAT ile üniloküler hidatik de %94, multiloküler hidatidozda ise
%100 başarı sağlandığı, ancak kontrol grubu testlerde bazı yalancı pozitif
reaksiyonların olduğu kaydedilmiştir. Bu çalışmada ise insanlarda kan
serumlarının serolojik muayenelerinde IFAT’ın sensitivitesi %70, spesifitesi
%80 olarak hesaplanırken, koyun kan serumların aynı test ile serolojik
muayenesinde bu oran spesifite ve sensitivitede %90 oranında bulunmuştur. Ayrıca
kontrol grubu serumlarda yalancı pozitif reaksiyonlar görülmüştür. Bu sonuçlar
Hıess ve ark. (15) yaptığı çalışmada alınan sonuçlarla benzerlik
göstermektedir.
Beggs
ve ark. (3), hidatidozun, floresan antikor tekniği ile teşhisinde, dondurularak
kurutulmuş skoleksleri kullanmışlar ve olumlu sonuçlar aldıklarını
bildirmişlerdir. Bu çalışmada da benzer antijen kullanılmış ve özellikle
koyunlarda olmak üzere yüksek sayılabilecek oranlarda spesifite ve sensitivite
değerleri bulunmuştur.
Şenlik
(26), hidatidozun teşhisi amacıyla 300 koyunun serumlarını IFAT ve IHAT ile
test etmiş ve 1/128 ve daha yukarı titrelerde IFAT’ın sensitivitesini %78.95,
spesifitesini %92.57 olarak bildirmiştir. Bu çalışmada ise, spesifite ve
sensitivite %90 olarak belirlenmiştir.
Sonuç
olarak; daha önce yapılan bazı çalışmalarda (3-5,15,26) alınan sonuçlara benzer
şekilde IFAT’ın spesifite ve sensitivitesi koyunlarda %90 gibi yüksek bir oranda görülürken, insanlarda bu oran
sırasıyla %80 ve %70 olarak saptanmıştır. Bu da koyun kökenli protoskolekslerle
hazırlanan antijenlerden, koyunlardaki kist hidatik enfeksiyonlarının erken
dönemde teşhisinde daha iyi sonuçlar alındığını göstermektedir. Yine de daha
spesifik antijenlerle spesifite ve sensitivite oranları daha da arttırılabilir.
İnsanlarda ise bu antijen (koyun protoskoleks antijeni) ile alınan sonuçlar
yetersiz olmuştur.
1. Ambroise-Thomas,P.,
Kien-Truong,T., Cardosa de Chio,M. et
Ghiobaldomir, C.A. (1970). Comparasion antigenique des et de formes larvaires
fluorescece indirecte. J. Parasit.,56:5
2. Barış,İ.,Şahin,A.,Bilir,N.,Kalyoncu,A.F.,Emri,A.S.,Akhan,O.,Barış,B.,Çopur,A.S.
ve Selçuk,Z.T. (1989). Hidatik Kist Hastalığı ve Türkiye'deki Konumu. Türkiye
Akciğer Hastalıkları Vakfı Yayını No:1,Ankara.
3. Beggs,W.A.
and Fischman,A. (1970). A preserved antigen for the hydatid
fluorescent-antibody and other tests utilizing scolies. Bull. Wld. Hlth. Org.,42:331-332.
4. Coudert,J.,
Ambroise-Thomas,P., Despeignes,J., Cadi-Soussi,M. et Kien-Truong,T. (1966).
Diagnostic serologique de 12 echinococcuse alveolaire par immuno-fluorescence.
Bull. Soc. Path. exot., 59:859-865.
5. Coudert,J.,
Ambroise-Thomas,P., Kien-Truong,T. et Pothier,M.A. (1967). Premiers
resultats concernant le diagnostic serologique du Kyst hydatique par une
nouvelle technique d'immuno-fluorescence sur lames. Bull. Soc. Path. exot., 60:555-563.
6. Chen,X.X.,Gao,C.L.,Chen,J.T.,W.C.,Lu,Y.
and Gong,M.Q. (1992). Comparativee studies on detecting serum antibodies in
filariasis patients by IEST and IFAT. Chin. J. Parasit. Dis. Cont., 2:99-101,(Ref:Helminth.Abst.,1992,61,3090).
7. Chroust,K.
and Dubansky,V. (1967). Flourescent-antibody studies on muscle larvae
Trichinella spiralis(Owen,1835).II.The indirect flourescent-antibody method.
Acta Univ. Agric. Fac.vet. Brne.,36:299-305.
8. Chroust,K.
and Dubansky,V. (1970). The indirect flourescent antibody method in
experimental trichinosis diagnostics. Acta vet. Brno., 39:157-163.
9. Duxbury,R.E.
and Sadun,E.H. (1967). Soluble antigen flourescent antibody test (SAFA) for
human filariasis. Expl. Parasit.,20:77-82.
10.Fateanu,A.,Negru,D. et Popescu,S. (1971).
[Direct and indirect immuno-flourescence in the diagnosis of experimental
trichinosis (in rats and Pigs).] Technica directa si indirecta a anticorpilor
flourescenti in diagnosticul trichinelozei experimentale. Revta Zooteh. Med. vet.,
21:56-64. (Ref:Vet.Bull.,1972,42,4712).
11.Flentje,B.,Buchwalder,R. and Hıepe,T. (1978).
Diognosis of bovine cysticercosis by means of the immunofluorescent antibody
technique. Arch. Exp. Vet Med.,32:205-212.
12.Gore,R.W., Sadun,E.H. and Hoff,R. (1970).
Echinococcus granulosus and E.multilo-cularis soluble antigen fluorescent
antibody test. Expl. Parasit.,28:272-279.
13. Güralp,N.(1981). Helmintoloji. Ankara
Üniv. Vet. Fak.Yayınları. 368.İkinci baskı.
14. Hardy,
W.D.
(1991). General principles of retrovirus immuno-detection tests. Javma,
190:1282-1286.
15. Hıess,U.,Eckert,J.
and Fröhlıch,A. (1974).Comprasion
of serological methods for the diagnosis by hydatid (Echinococcus granulosus
and E.multilocularis) in man. Schiweiz. Med. Wschr.,104:853-859.
16. Jackson,G.J.
(1959).
Flourescent antibody studies of Trichinella spiralis infections. J. Infect. Dis.,105:97-118.
17. Kumar,D.,Gaur,S.N.S.
and Varshney,K.C. (1987).
Indirect fluorescent antibody test in the diagnosis of porcine cysticercosis.
Indian J. vet. Sci.,57:1204-1206.
18. Lucosse,C. and Hoeppli,R. (1963). Immunofluorescence in
onchocercosis. Z. tropenmed. Parasit.,14:262-269.
19. Morris,D.L.
and Richards,K.S.(1992).
Hydadid Disease. Butterworth-Heinemann Ltd. Linacre House, Jardon Hill, Oxford
OX2 8DP.
20. Oğuz,
T., Tınar, R., Burgu, A. ve Alabay, M. (1971). Deneysel olarak enfekte edilen koyunlarda Fasciola
hepatica’ nın immunperoksidaz ve immunfloresan teknikleri ile mukayeseli
teşhisleri. Ankara Üniv. Vet. Fak. Derg., 18: 209-213.
21. Özcel,M.A. (1978). İmmunofloresans ve Parazitolojide uygulanması.
Ege Üniv. Tıp Fak. Yayınları No:108.
22. Sadun
E.H.,Anderson,R.I. and Wıllıams,J.S. (1962). Fluorescent antibody test for the serological
diagnosis of trichinosis. Expl. Parasit.,12:423-433.
23. Sarımehmetoğlu,O. (1995). Toxocara canis ile
Deneysel Enfekte Farelerde Visceral Larva Migransın İndirekt Hemaglutinasyon ve
İndirekt Floresan Antikor Testleri ile Teşhisi. Ankara Üniv. Sağlık Bil. Enst. Doktora
Tezi.1995.
24. Sato,S. (1968). Immunological studies on
schistosomiasis japonica.VII.Diagnostic aspect of the indirect fluorescent
antibody test for schistosimiasis. Jap. J. Parasit., 14:217-219.
(Ref:Helminth.Abst.,1968,37,1899).
25. Sekara,
M., Rao, V.N.A., Ramadass, P., Raghavan, N. (1989). Comparative study of serological diagnostic test in
hydatidosis in sheep. Cheiron, 18:10-14.
26. Şenlik,B. (2000). Koyunlarda hidatidozun
teşhisinde indirekt floresan antikor (IFA) ve indirekt hemaglütinasyon (IHA)
testlerinin kullanımı. T Parazitol. Derg.,24:408-413
27. Tınar,R. (1976). Floresan Antikor Tekniği
ile Koyunlarda Fasciola gigantica' nın Erken Teşhisi Üzerine Araştırmalar.
Ankara Üniv. Vet. Fak. Doçentlik Tezi. Ankara,1976.
28. Woodruff,A.W.
and Wıeseman,R.A.
(1968). Indirect fluorescent antibody test for the serodiagnosis of
onchocercosis. Expl Parasit., 22:295-298.
VII.
Ekler
a) Mali Bilanço ve Açıklamaları:
Projede
1. Sarf malzeme olarak kimyasal maddeler için 250. 000. 000 TL.
2. Demirbaş malzeme olarak -86ºC lık dondurucu için 8.052.000.000 TL. kullanılmıştır.
b) Makine ve Teçhizatın Konumu ve
İlerideki Kullanımına Dair Açıklamalar:
Bu
projede alınan -86ºC
lık derin dondurucu halen kürsümüzde yapılan Ankara Üniversitesi Araştırma Fonu,
TÜBİTAK ve Erciyes Üniversitesi Araştırma Fonu tarafından desteklenen
projelerde ve diğer kürsü çalışmalarında antijenik özellikteki malzemelerin
saklanmasında kullanılmaktadır. Bu demirbaş malzeme geleceğe yönelik tasarlanan
proje ve diğer çalışmalar için katkı sağlayacaktır.