Bilginin insanlık tarihinde madde ve enerjiyi geçerek en önemli kaynak haline gelmesi tüm dünyada hizmet ve ürünlerde köklü değişikliklere neden olmuştur. Günümüzde bilgi ekonomik bir değer taşımakta ve kullanıldıkça artmaktadır. Bilgiyi kullanan ve kullandıkları bilgi ile yeni ekonomiye katkı sağlayan ülkeler ve toplumlar gelişmişlik düzeyinde önemli atılımlar yapmaktadırlar. Bilgiyi kullanmak ve yeni bilgiler üretmek bilgi toplumu olmanın koşullarından biridir.
Bilgi toplumunda bireylerin gereksinim duydukları bilgiye gereksinim duydukları anda, hızlı ve doğru bir şekilde erişmeleri sağlanmalıdır. Yaşadığımız çağda başarılı olmak iyi bir bilgi tüketicisi olmayı, bilgiyi bulma ve kullanma becerisi yani enformasyon okuryazarlığı becerilerine sahip olmayı gerektirmektedir. Bilgi toplumları yaşam boyu öğrenme becerilerine sahip bireylere gereksinim duymaktadır. Bu nedenle Enformasyon okuryazarlığı becerilerinin küçük yaşta kazandırılması gerekmektedir.
Bilgi toplumu olma yolunda kazandırılacak bireysel yetenekler yanında teknolojik gelişmelerin tamamlanması ve alt yapı sorununun halledilmiş olması gerekmektedir. Avrupa Birliğine aday olma yolunda yoğun çabaların sürdürüldüğü günümüzde Bilgi toplumu olma yolunda ve gelişmiş ülkelerle aramızdaki bilgi uçurumunu giderme da önemli adımlar atmak zorundayız.
AB
Bilgi toplumu bilinci ile hareket etmekte toplumsal amaç ve eylemlerini
bu bağlamda yönlendirmektedir. Geçtiğimiz yüzyılda gelişmiş ülkeler, araştırma
ve geliştirme faaliyetlerine önemli yatırımlar yapmışlar, gelişmişlik
düzeylerini yükselterek daha fazla katma değer elde etmişlerdir.
Ülkemizde
Araştırma Geliştirme faaliyetlerine yapılan yatırımlarla kimi Avrupa Birliği ülkeleri kıyaslandığın da ise Gayrı
Safi yurt içi hasılaya oranları
Türkiye’de %0.49, Yunanistan’da %0.49, İtalya’da %1.05, İngiltere’de %1.83, Fransa’da %2.18, Almanya’da ise %2.29
dur .(Pak-2000.902)
Türkiye’de bilgi toplumu olma
yolunda, ulusal politika oluşturma çalışmaları TUENA projesiyle başlatılmıştır.
TUENA projesinde, Avrupa Birliğinin 5. çerçeve programında en büyük payı
ayırdığı bilgi toplumu teknolojileri alanında, çok kapsamlı çalışma ve
araştırmalar gerçekleştirilmiştir.
TUENA Raporunda belirlenen hedefler ve içeriğinin incelenmesi
sonucunda da anlaşılacağı gibi ağırlık, alt yapı ve teknolojiye verilmiştir. Bu
raporda, bilgi hizmetleri ve bilgi merkezleri boyutu yeterince irdelenmemiştir.
Türkiye’de TUENA
raporu yayınlanmadan önce 1996 yılında
Kopenhag da yapılan “Halk Kütüphaneleri ve Bilgi Toplumu” toplantısında
kütüphanelerin, geleneksel hizmetleri yanında kültür mirasına erişim ve
bilgiden yana zengin ile yoksul arasındaki uçurumun kapatılmasındaki rolleri
vurgulanmıştır. Daha sonra 1998 yılında Avrupa Birliğinin “Kültür Gençlik ve
Medya” komitesinin Avrupa
Parlamentosu’na sunduğu “Modern dünyada kütüphanelerin rolü” adlı raporda
kütüphanelerin toplumsal eşitlik açısından önemi vurgulanmıştır. Buna karşın
ülkemizin hazırlayarak AB’ye sunduğu “ulusal program”da kütüphanelere hiç
değinilmemiştir.
Sayısal uçurumun ortadan kaldırılmasında ülkemizin tüm
kurumları ve karar verme durumda olan bireyleri ortak hareket etmek
durumundadır. Sayın Namık Kemal Pak Temmuz 2001 de yaptığı bir konuşmada
“Kamuya açık ağ erişim mekanları hizmete sokularak teknolojilerin toplumun bütün kesimlerine ulaştırılması
sağlanmalıdır. Aksi taktirde farklı toplumsal gruplar arasında sayısal bölünme
olması kaçınılmazdır” demektedir.
Ülkemizde toplumun bütün kesimlerine hizmet vermekle görevli
ve Türkiye’nin her yerinde örgütlenmelerini tamamlamış kütüphanelerin işleyişi ve hizmet uçları ele alındığında
sayın Pak’ın işaret ettiği bütün kesimlere erişim kütüphaneler aracılığı ile
kolaylıkla gerçekleşebilecektir.
Sayısal uçurum gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkeler arasında belirgin bir şekilde görülürken aynı ülkede
farklı bölge ya da farklı gelir düzeyleri arasında da yaşanmaktadır. Bilgi
teknolojilerine sahip olmamak ya da bilgiye erişememek bilgi toplumu olarak
tanımlanan toplumlarda bile enformasyon
zenginleri ve enformasyon yoksulları gii iki parçalı bir toplum yaratma tehlikesini de
beraberinde getirmektedir.
Ülkemizde
sayısal uçurumun giderilmesi ya da daha fazla artırılmamsı için mesleğimiz açısında şu öneriler
getirilebilir. Şüphesiz tüm toplum katmanları üzerine düşen görevi yerine
getirmek zorundadır.
Öneriler: İnternetin yaygınlaşması ve halk kitlelerinin
kullanmasının sağlanmasında önemli bir rol oynayan kütüphanelerle orta düzey
eğitim kurumlarının internet bağlantılarının sağlanması ve hat kiralarının
karşılanmasında TT ya da Ulaştırma Bakanlığı özel tarife uygulamalıdır. Eğitim
amaçlı kullanımlarda ücret çok düşük tutulmalı, ya da Devlet tarafından
desteklemelidir. Bu mümkün değilse Halk kütüphaneleri başta olmak üzere eğitim
kurumlarının bütçelerine internet giderleri için yeterli ödenek mutlaka
konulmalıdır. Bunun yanında:
·
Basılı ve elektronik kaynaklara Internet üzerinden
erişimin sağlandığı, kütüphane Web’ leri
yaygınlaştırılmalıdır,
·
Internet bilgi kaynaklarının doğruluk, güvenilirlik
açısından değerlendirilerek, değerlendirilmiş kaynaklara kütüphane Web’leri aracılığıyla erişim sağlanmalı, katma değerli
bilgi hizmetleri verilmelidir,
·
Internet kullanımının yaygınlaştırılmasında özellikle
ülkenin dört bir tarafına yayılmış bulunan halk kütüphanelerinin aktif rol
alması sağlanmalıdır,
·
Toplumun farklı kesimlerinin konuyla ilgili olarak
bilgilendirilmesi ve eğitilmesi konusunda kütüphaneler seminer, konferans ve
gösteriler düzenlemelidir,
·
Bilgilenme hakkı, bilgilenme özgürlüğü bağlamında
Internet kaynaklarının fırsat eşitliği ilkesi çervesinde,
Internet erişim olanaklarından yoksun olan toplum bireylerine özellikle halk
kütüphanelerinde oluşturulacak “Internet Sevisleri”
aracılığıyla hizmet verilmelidir,
Kaynakça:
Pak, Namık Kemal. (2000). “Türkiye Avrupa Birliği
bilim teknoloji ve araştırma politikaları”. Teni
Türkiye. 6 (36): 901-910.