T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ
KESİN RAPORU
Proje Başlığı: Çocukluk Çağı
Akut Gastroenteritlerinde
Salmonella ve Shigella
Sıklığı, Antibiyotik Direnci
ve Serotiplendirme
Proje Yürütücüsü: Doç. Dr. Erdal İNCE
Proje Numarası: 2003.08.09.092
Başlama Tarihi: 01.09.2002
Bitiş Tarihi: 01.07.2003
Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri
Ankara - "2003 "
I. Çocukluk Çağı Akut Gastroenteritlerinde Salmonella
(Non Tifoidal Salmonella) ve Shigella Sıklığı, Antibiyotik Direnci ve Serotiplendirme
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Poliklinik’ leri ve Acil Servisi’ ne Ocak 2001 -
Aralık 2002 tarihleri arasında gelen, öyküsü 15 günden kısa olan, akut ishal
yakınmasıyla başvuran ve akut gastroenterit ön tanısı alan ayaktan ya da
yatarak izlenen, 0 - 16 yaşları arasındaki hastalardan dışkı mikroskobisi ve
dışkı kültürü istendi. Bu örnekler, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Mikrobiyoloji Laboratuvarı’ nda incelendi. Toplam 1335
dışkı kültüründen 44’ ünde (% 3.3) non tifoidal Salmonella (NTS),
132’ sinde (% 9.8) Shigella türü bakteri üredi.
Dışkı kültüründe NTS ve Shigella
üremesi olan hastaların klinik bilgileri, aileleri ile konuşularak ve dosya
bilgilerinden yararlanılarak, önceden oluşturulmuş sabit soru formları
doldurularak elde edildi.
Dışkı, direkt mikroskobinin
ardından yuvarlak uçlu metal özelerle Salmonella ve Shigella
bakterileri için seçici ve ayırt edici olan MacConkey agar ve Salmonella
Shigella (SS) agara ekildi. Ekimi yapılmış olan plaklar 24 saat etüvde
inkübe edildi. Her iki besiyerinde de laktoz negatif olan koloniler Salmonella
ve Shigella şüphesiyle biyokimyasal tanımlama için değerlendirmeye
alındı. Biyokimyasal tanımlama için, (1) TSI besiyeri (Triple Sugar Iron) (üç
şekerli demirli agar), (2) LIA besiyeri (Lysine Iron Agar) (lizinli-demirli
agar), (3) Crystensen üre agar besiyeri, (4) Simon’s sitrat agar besiyeri, (5)
buyyon ve (6) hareket besiyerleri kullanıldı. Biyokimyasal tanımlama için ekim
işlemlerinin yapıldığı besiyerleri 18 saat süresince etüvde inkübe edildi ve
daha sonra değerlendirildi. Biyokimyasal değerlendirme sonucunda Salmonella
olduğu düşünülen koloniler Salmonella polivalan-O-antiserumuyla süspanse
edildi ve aglutinasyon oluştuğunda tür tayini için ayrıldı. Salmonella suşlarının
tür tayininde, somatik O ve kirpik H antijenlerinin antiserumları kullanılarak
lam aglutinasyonu yapılarak Kauffmann - White şemasındaki antijenik
formüllerine uygun olarak adlandırıldı. Biyokimyasal değerlendirme sonunda; Shigella
olduğu düşünülen koloniler anti-serumlarla aglutinasyon işlemine alındı. Bu
işlem için, TSI besiyerinin yüzeyinden alınan koloniler bir lam üzerinde
süspanse edildikten sonra antiserumlarla karşılaştırılarak aglutinasyon
verenler Shigella olarak tanımlandı.
Non tifoidal Salmonella ve
Shigella türü bakteri tanısı konan suşlar, Kirby - Bauer disk diffüzyon
yöntemiyle antimikrobiyal duyarlılık deneyine alındı. Ampisilin, TMP - SMZ,
sefalotin, sefiksim, siprofloksasin, streptomisin, kloramfenikol, tetrasiklin
ve NTS suşları için ek olarak seftriakson diskleri ile duyarlılık araştırıldı.
Disklerin etrafında oluşan önlenim (üreme olmayan) zonlarının çapları milimetre
olarak ölçüldü ve NCCLS (National Committee for Clinical Laboratory Standards)
çizelgesine göre duyarlı veya dirençli olarak değerlendirildi.
Dışkı kültüründe
NTS ve Shigella üremelerine yılın hemen her döneminde rastlandı, ancak
yaz ve sonbahar aylarında (temmuz - ağustos -eylül - ekim) daha sık görüldüğü
saptandı.
Dışkı kültüründe üremesi olan çocuk hastaların
klinik bulguları değerlendirildi. Dışkı kültüründe
NTS üreyen çocuk hastalardan 15’ i (% 36.6) kız, 26’ sı (% 63.4) erkekti.
Çocukların yaşları 61.6 ± 48 ay (3 ay - 16 yaş), ortanca 48 aydı. Hastalardan
10’ u 2 yaş ve altında (% 24.3), 6’ sı da 1 yaş ve altında (% 14.6) idi.
Hastalardan % 90.2’ sinde ateş, % 70.7’ sinde kusma, % 61’ inde karın
ağrısı, % 12’ sinde dehidratasyon bulguları ve % 2.4’ ünde febril konvülziyon
saptandı. İshal süresi ortalama 2.2 ± 1.4 gündü. Hastalar ortalama 3.7 ± 3.6
kez / gün kusmuştu. Dışkılama sıklığı ortalama 6.2 ± 5.0 kez / gün idi,
hastaların % 19.5’ unda dışkıda kan görülürken, % 81’ i sulu dışkılama tarif
etmekteydi. Dışkıların mikroskobik incelemesinde 17 hastada (% 41.5) lökosit, 1
hastada (% 2.4) eritrosit, 14 hastada ise lökosit ve eritrosit (% 34.1)
birlikte görüldü.
Tiplendirilmesi
yapılan 41 adet NTS suşunun 28’ i (% 68.2) S. enteritidis, 7’ si (% 17.1)
S. typhimurium, 3’ ü (% 7.3) S. irumu, 3’ ü (% 7.3) S. paratyphi B bulundu.
Toplam 44 Salmonella
suşunda 10 (% 23) ampisilin, 4 (% 9) trimetoprim - sülfometaksazol,
6 (% 14) kloramfenikol, 7 (% 16) tetrasiklin, 7 (% 16) streptomisin, 3 (% 7)
sefalotin, 2 (% 5) sefiksim direnci saptandı. Araştırmamızdaki NTS suşlarında
seftriakson ve siprofloksasine karşı dirençle karşılaşılmadı.
Dışkı kültüründe Shigella
üreyen çocuk hastalardan 58’ i (% 43.9) kız, 74’ i (% 56.1) erkekti. Çocukların
yaşları 74.2 ± 38.8 ay (2 ay- 16 yaş),
ortanca 72 aydı. Hastalardan 12’ si 2
yaş ve altında
(% 9.1), 6’ sı da 1 yaş ve altında (% 4.5) idi. Hastalardan % 91.7’ sinde ateş,
% 65.9’ unda kusma, % 87.5’ inde karın ağrısı, % 21.2’ sinde dehidratasyon
bulguları ve % 2.3’ ünde febril konvülziyon saptandı. İshal süresi ortalama 1.9
± 1.8 gündü. Hastalar ortalama 3.1 ± 2.0 kez / gün kusmuştu. Dışkılama sayısı
ortalama 6.9 ± 4.9 kez / gün idi, hastaların % 39.4’ ünde dışkıda kan
görülürken, % 90’ ı sulu dışkılama tarif etmekteydi. Dışkıların mikroskobik
incelemesinde 119 hastada (% 90.1)
lökosit, 78 hastada (% 59.1) hem eritrosit hem de lökosit görüldü.
Tiplendirmesi
yapılan 132 adet Shigella suşunun 122’ sinin S. sonnei (% 92.4),
10’ unun (% 7.6)
S. flexneri olduğu saptandı.
Toplam 132 Shigella
suşunda 24 (% 18.1) ampisilin, 92 (% 69.6) trimetoprim - sülfometaksazol, 11 (%
8.3) kloramfenikol, 109 (% 82.5) tetrasiklin, 124 (% 93.9) streptomisin, 5 (%
3.7) sefalotin direnci saptandı. Araştırmamızdaki Shigella suşlarında
sefiksim ve siprofloksasine karşı dirençle karşılaşılmadı.
Shigella suşlarının serogruplara göre antibiyotik
direnci karşılaştırıldığında S. flexneri’ nin ampisilin direnci (p <
0.01), kloramfenikol direnci (p < 0.01) ve sefalotin direnci (p < 0.01) S.
sonnei’ ye göre istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde daha yüksek
bulundu. TMP - SMZ direnci (p = 0.170), tetrasiklin direnci (p = 1.00),
streptomisin direnci (p = 0.477) arasında anlamlı fark saptanmadı.
Dirençli
suşların durumuna göre kliniğimizin hizmet verdiği bölgedeki NTS ve Shigella
gastroenteritlerinin ampirik tedavisinde kullanılacak antibiyotiklerin
seçimi hakkında iki yılı kapsayan süre için bilgi edinilmiş, ampisilin ve TMP –
SMZ’ nin halen ampirik antibiyotik tedavisinde seçilebileceği, ağır klinik
tablolarda kullanılabilecek parenteral antibiyotiklere karşı da direnç olmadığı
görülmüştür. Yerel direnç şekillerinin belirlenmesi, yıllar içindeki
değişikliklerin saptanması, bölgede çalışan hekimlere bildirilmesi ve tedavi
protokollerinin buna göre düzenlenmesi önem taşımaktadır.
I. The insidance, antibiotic resistance and serotyping
of non typhoidal Salmonella and Shigella
species in childhood acute gastroenteritis
SUMMARY
This
study was designed to determine the incidence of non typhoidal Salmonella
and Shigella strains, clinical features, serotyping and antibiotic
resistance among children in our district between January 2001-December 2002.
Totally 1335 children who have diarrhea examined in Pediatrics Department of
the Medical School of Ankara University and stool cultures were sent to Microbiology
Laboratory of Ankara University. Forty- four (3.3%) non typhoidal Salmonella
and 132 (9.8%) Shigella strains were isolated from stool cultures.
The clinical
features, physical examination, laboratory findings and outcome of these
patients were discussed.
The
stool samples were examined directly with microscobe for erythrocyte and fecal
leucocyte then cultured in MacConkey agar and Salmonella Shigella agar.
The suspected colonies were evaluated for biochemical properties. Triple sugar
iron agar, Lysine iron agar, Crystensen urea agar, Simon’s citrate agar,
bouillon and motility mediums were used for this process. The suspected Salmonella
colonies were agglutinated with Salmonella polivalent O anti sera.
The isolates were serotyped by the Kauffmann – White scheme at the Salmonella
laboratory of Ankara University. The suspected Shigella colonies were
agglutinated with specific anti sera. Antimicrobial susceptibility of Salmonella
and Shigella isolates were determined with the disk diffusion method as
advocated by the National Committee for Clinical Laboratory Standards.
The patients
were 0 - 16 years old. The highest number of isolations of NTS and Shigella
strains were reported between June and October. Clinical symptoms of children
whose stool cultures grew NTS were 36.6% girls, 63.4% boys. Median age was 48
months. There were 6 patients below 1 year (14.6%). Fever was present in 90.2%,
vomiting 70.7%, abdominal pain 61% and febrile convulsions 2.4% of the
children. Duration of diarrhea was 2.2 ±1.4 days. Dehydration was present in
12% of the children. Bloody diarrhea was found to be present in 19.5% percent
of all patients.
Sixty-eight
percent of the isolated strains of NTS were S. enteritidis, 17% S.
typhimurium, 7.3% S. irumu and 7.3% S. paratyphi B.
NTS strains were resistant to ampicillin, trimethoprim-sulfamethoxazole,
chloramphenicol, tetracycline, streptomycin, cephalothin and cephixim were
detected as 23%, 9%, 14%, 16%, 16%, 7% and 5% respectively. All strains were
found to be susceptible to ciprofloxacin and ceftriaxone. None of the cases had
an extraintestinal manifestation of non typhoidal Salmonella
gastroenteritis. No deaths occured.
Clinical
symptoms of children whose stool cultures grew Shigella, were 44% girls,
56% boys. Median age was 72 months. There were 6 patients below 1 year (4.5%).
Fever was present in 92%, vomiting 66%, abdominal pain 88% and febrile
convulsions 2.3% of the children. Duration of diarrhea was 1.9 ±1.8 days.
Dehydration was present in 21.2% of the cases. Bloody diarrhea was found to be
present in 39.4% percent of all cases.
Ninety-two
percent of the isolated strains of Shigella were S. sonnei and
7.6% S.flexneri. Shigella strains were resistant to ampicillin,
trimethoprim-sulfamethoxazole, chloramphenicol, tetracycline, streptomycin and
cephalothin were seen as 18%, 70%, 8%, 83%, 94% and 4% respectively. All
strains were found to be susceptible to ciprofloxacin and cephixime. There was
a statistically significant difference between S. flexneri and S.
sonnei in terms of antibiotic resistance to ampicillin, chloramphenicol and
cephalothin, S. flexneri being more resistant.
II. GİRİŞ
ve AMAÇ
Çocukluk
çağı akut gastroenteritleri, üst solunum yolları enfeksiyonlarından sonra
dünyada görülme sıklığı ve çocukluk çağı ölüm nedenleri arasında ikinci
sıklıkta görülen enfeksiyon hastalığıdır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde
her yıl yaklaşık 4 milyon çocuk ishal nedeniyle ölmektedir. Bu ülkelerdeki çocukların % 15’ i henüz 3 yaşına
gelmeden ishalden kaybedilmektedir (46). Ülkemizde de
yapılan çalışmalar, 5 yaş altındaki çocukların yılda en az bir akut
gastroenterit atağı geçirdiğini göstermektedir (24). Bölgelere göre değişmekle
birlikte ülkemizde ishal prevelansı kırsal yerleşimde yaşayan çocuklarda % 36,
kentte yaşayanlarda ise % 26’ dır. Eğitimli olmayan annelerin çocuklarında % 36
daha fazla ishal görüldüğü belirlenmiştir (24). T.C. Sağlık Bakanlığı 2000 yılı
verilerine göre ishale bağlı ölümlerin toplam çocuk ölümlerine oranı 0 - 1 yaş
için % 24; 1 - 5 yaş için % 14 bulunmuştur
(66).
Çocukluk
çağındaki akut gastroenteritlerde enfeksiyon etkeni olarak pek çok
enteropatojenle karşılaşılmaktadır. Bunlar arasında bakteriler, viruslar ve
parazitler yer alır. Bakteriyel nedenli akut gastroenteritler % 15 - 20
oranında görülmekte olup E. coli,
Shigella, Salmonella, Campylobacter, Aeromonas ve Yersinia türlerine sıklıkla rastlanmaktadır. Viral etkenler % 25 -
30 oranında akut gastroenterite neden olurken bebeklerde bu oran % 30 - 40’ a
çıkmaktadır. Rotavirus ve enterik adenoviruslar en sık viral etkenlerdir.
Paraziter nedenler % 15 - 25 sıklıkta görülürken en sık rastlanılan etkenler E. histolytica ve G. lamblia’ dır (46, 53).
Akut
gastroenteritlerde klinik tablodan barsak içindeki mikroorganizmalar ya da
bunların toksinleri sorumludur. Çocuklardaki akut gastroenteritlerde klinik
tablo geniş bir yelpaze göstermekte, 1 - 2 kez sulu dışkılama ve kusmadan,
hastaneye yatışı gerektiren ağır dehidratasyona, hatta mortaliteye kadar
uzanmaktadır. Klinik bulgular bulantı, kusma, karın ağrısı ve ateş olup
bakteriyemi ya da barsak dışı tutulumlar da eşlik edebilmektedir. Tedavi,
kaybedilen sıvının gerek ağızdan gerekse intravenöz olarak yerine konulması ve
uygun görüldüğünde antibiyotik kullanımıdır (15, 16).
Salmonella ve Shigella türleri akut bakteriyel
gastroenteritlerin çocuklarda sık görülen etkenleridir. Ülkemizde, çocuk yaş
grubundaki akut gastroenteritlerin % 1.3 - 9.3’ ünü Salmonella türleri, % 3.2 - 14’ ünü ise Shigella türleri oluşturmaktadır (17,
19, 32, 33,50, 70).
Salmonella, doğada sık
bulunan bir mikroorganizmadır. İnsanlarda zoonoz olarak hastalık yapmaktadır.
Altı (A, B, C1, C2, D ve E) adet subgrup ve 2460’ ın üzerinde serotipe
ayrılmaktadır. Klinikte enterik ateşin ana nedeni olan S. typhi dışında kalan Salmonella
türleridir ve non tifoidal Salmonella (NTS) olarak
isimlendirilmektedir (15, 16, 37, 44).
Non tifoidal Salmonelloz, temiz su sağlanması, atık su ve kanalizasyon
sistemlerinin yeterliliği, yiyecek saklama ve yapım kurallarıyla yakından
ilgilidir (15). Non tifoidal Salmonelloz dünya çapında yiyecek kaynaklı olan enfeksiyonların ve
ishalin ana nedenlerinden biridir (34). Yurtdışından hastalığın sıklığı ve NTS
türleri ile ilgili yapılan bildirilerde, yiyecek kaynaklı salgınlarda NTS
nedenli olan gastroenteritlerin Campylobacter’
den sonra 2. sırada olduğu bildirilmektedir (64). İncelemeye alınan izolatlarda
en sık etkenlerin S. enteritidis ve S. typhimurium olduğu görülmektedir
(65). Ülkemizden yapılan çalışmalarda da çocukluk yaş grubunda ikinci - üçüncü
sırada görülen akut gastroenterit etken NTS’ dir (14, 19, 22, 70). Gelişmekte
olan ülkelerde NTS, ishalin yanısıra bakteriyemi, menenjit, septik artrit,
pnömoni gibi invaziv hastalık yaparak da morbidite ve mortaliteye neden
olmaktadır (28). Ülkemizden de NTS ile yapılan çalışmalarda akut gastroenterit,
bakteriyemi ve barsak dışı fokal enfeksiyonlardan elde edilen kültürler
incelenmekte ve yabancı kaynaklarla uyumlu olarak S. enteritidis ve S.
typhimurium’ a sık rastlanmaktadır (23, 48, 68).
Non tifoidal Salmonella olgularının yaz mevsiminde sıklığı artarken, en sık 4
yaş altındaki çocuklarda görülmektedir. Altı aydan küçük çocuklarda nadiren
hastalık yaparken yenidoğanlardaki enfeksiyonları genellikle ağır seyretmekte
ve ölümcül olabilmektedir (16, 28, 59).
Non tifoidal Salmonelloz, konakçı faktörleri ve bakterinin serotiplerine göre
(1) gastroenterit, (2) bakteriyemi, (3) barsak dışı fokal enfeksiyonlar ve (4)
asemptomatik enfeksiyon ve uzun süreli taşıyıcılık tablolarıyla karşımıza
çıkabilir. Klinikte, NTS enfeksiyonlarının en sık görülen şekli
gastroenterittir. Diğer bakteriyel patojenlerin neden olduğu gastroenterit
tablosundan bir farkı yoktur ve kendini sınırlamaktadır. Bulantı, kusma, kramp tarzında karın ağrısının ardından kansız – sulu ve
daha seyrek olarak da kanlı mukuslu dışkılama başlar. Hastalık tablosuna
sıklıkla ateş eşlik ederken fizik incelemede karında hassasiyet saptanabilir.
Sıklıkla 1 haftada hastalık süreci tamamlanır. Ateş genellikle 48 - 72 saatte
düşer, ancak dehidratasyon nedeniyle hastaneye yatış gerekebilir (15, 16, 44).
Tanıda dışkı mikroskobisi
değerlendirilmeli ve dışkı kültürü alınmalıdır (15,16,44).
Yenidoğan, 3 ay ve altındaki süt
çocukları NTS gastroenteriti sonrasında bakteriyemi riski olan hastalardır.
Bakteriyemi sonrasında gelişen menenjit bu yaş grubunda çok ağır bulgular
vermeden başlar, ancak hızla ilerler ve % 50 oranında ölümcül olabilir (59).
Non tifoidal Salmonella gastroenteritinde antibiyotik kullanmaya gerek yoktur.
Antibiyotikle daha hızlı iyileşme olmamakta ve dışkıyla bakteri atılımı hemen
ortadan kalkmamaktadır. Aksine antibiyotikler, kolonizasyonu arttırmakta ve
uzun süreli taşıyıcılığa neden olmaktadır. Bu durum antibiyotik kullanımı ile
barsak florasındaki değişikliklere bağlanmaktadır. Etkinliği henüz
kanıtlanmamış olsa da antibiyotik tedavisi bakteriyemi riski yüksek olan
hastalarda kullanılmaktadır. Ayrıca bakteriyemide ve fokal enfeksiyon
oluştuğunda antibiyotiklerin kullanılması gerekir (15, 16, 44).
Günümüzde dünya
çapında NTS suşlarında gelişen direnç nedeniyle tüm izolatlarda antibiyogram
yapılmalıdır. NTS izolatları giderek artan oranlarda ampisilin direnci
kazanmaya başlamıştır. Ampisilin, trimetoprim - sülfometaksazol (TMP - SMZ) ve
kloramfenikole çoklu direnç bildirilmektedir. Bu nedenle tedavide 3. kuşak
sefalosporinler tercih edilmeye başlanmıştır. Ancak yakın zamanda NTS
izolatlarında 3. kuşak sefalosporinlere karşı da direnç gelişmiş hatta geniş
spektrumlu β laktamaz (GSBL) üreten suşlar saptanmaya başlamıştır. Çoklu
ilaç direnci ve GSBL direnci olduğunda çocuk yaş grubunda kullanımı tartışmalı
olsa da kinolon grubu antibiyotikler kullanılmaktadır. Ancak bu grup
antibiyotiklere karşı da direnç gelişmeye başladığı bildirilmektedir (2, 8, 30,
62, 67).
Non tifoidal Salmonelloz’ dan korunmada, anne sütü ile beslenmenin uzun süre
devam ettirilmesinin enfeksiyon hızını azalttığı bilinmektedir. El yıkama ilk
sıradaki korunma yöntemidir. Yiyecekler uygun şartlarda hazırlanmalıdır.
Kullanılan sular klorlanmalı ve temiz su kaynakları kanalizasyon sistemlerinden uzakta olmalıdır.
Sağlık Bakanlıkları’ na gerekli olan bildirimler yapılmalı, özellikle
salgınların üzerine gidilmelidir. Tavuk yumurtası başta olmak üzere hayvan
kaynaklı besinler iyice pişirilmelidir. Çiğ yumurta ve bununla hazırlanmış
yiyecekler tüketilmemelidir (1).
Korunmada NTS
için aşı gündeme gelmiştir. S. typhi
için 2 farklı aşı formu varken NTS enfeksiyonlarına karşı aşı henüz
bulunmamaktadır, ancak çalışmalar sürmektedir (1).
Shigella, Enterobacteriaceae ailesinden gram
negatif bir basildir. Hareketsiz, sporsuz ve kapsülsüzdür. Shigella,
antijenik özellikleri ve fermentasyon yeteneklerine göre 4 ana serogruba
ayrılmaktadır (11, 13, 20, 26, 27, 37, 63). Hastalıktan S. dysenteriae (serogrup A), S.
flexneri (serogrup B), S. boydii
(serogrup C), S. sonnei (serogrup D)
sorumludur. S. flexneri’ nin ise
arasında pekçok çapraz reaksiyonu olan 15 alt serotipi (1a, 1b, 2a, 2b, 3a, 3b,
3c, 4a, 4b, 4c, 5a, 5b, 6, X, Y) bulunmaktadır (37, 63).
Shigella enfeksiyonlarında görülen serogruplar ülkelerin gelişmişlik düzeyine
göre değişiklikler göstermektedir. Gelişmiş
ülkelerden yapılan yayınlarda S. sonnei’
nin % 60 - 80 enfeksiyondan sorumlu
olduğu, S. flexneri’ nin ise ikinci
sıklıkta olduğu görülmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ise S. flexneri birinci, S. sonnei ikinci sıraya yerleşmektedir. S. dysenteriae tip 1 gelişmiş ülkelerde
hemen hiç görülmezken, Asya ve Afrika ülkelerinde epidemik ve endemik şekilde
görülmektedir (26, 27).
Shigella türü bakteriler dünyada çocukluk çağı gastroenteritleri içinde en sık
görülen etkenler arasındadır. İnsanlar Shigella’ nın doğal konakçısıdır. Shigella, kişiden kişiye temas veya
kontamine gıda ve sularla bulaşmaktadır. Shigella
gastroenteriti, ılıman iklim ve yağışlı sezonda sıktır (20, 26, 27, 35,
60).
Shigelloz, en çok
süt çocukluğu ve erken okul öncesi çocukluk yaş grubunda görülmektedir.
Hastalığın görülmesinde cinsiyet ayrımı yoktur. Malnütrisyonlu çocuklarda
hastalık daha ağır ve komplike seyredebilmektedir. Altı aydan küçük olan bebeklerde nadir görülmekte,
yenidoğanlarda saptandığında ise ağır bir klinik tabloya neden olmaktadır (26,
27, 36, 39).
Shigella’ nın
oluşturduğu klinik tablolar gastroenteritten bakteriyemiye kadar değişmektedir.
Shigelloz kliniğinde, 1 - 2 gün süren
sulu veya şekilsiz dışkılama ile karakterize sulu ishal; bazen de ateş,
halsizlik, karında kramp tarzında ağrı ve sulu dışkılama ile başlayıp bulantı,
kusma, tenesmus ve karın ağrısının eklenmesi, kanlı ve mukuslu dışkılamanın
ortaya çıkması ile dizanteri tipi ishal görülebilir. Bulgular, bazen ilk olarak
yüksek ateş ve dizanteri tablosu ile başlayabilir. Fizik incelemedeki bulgular
hastalığa özel değildir. Karında hiperaktif barsak sesleri ve özellikle alt
kadranlarda hassasiyet vardır. Çocuklarda sıvı kaybını gösteren bulgular
olabilir. Non tifoidal Salmonelloz’
un aksine Shigelloz’ da bakteriyemi
ve barsak dışı fokal tutulumlarla nadiren karşılaşılır (20, 26, 27).
Tanıda dışkı mikroskobisi
değerlendirilmeli ve dışkı kültürü alınmalıdır (20, 26, 27).
Dizanteri veya kolit tablosu olup
da Shigelloz düşünülen hastalara
dışkı kültürünün sonucu çıkana kadar ampirik antibiyotik tedavisi başlanması
önerilmektedir. Uygun antibiyotik
kullanımıyla, ishalin ve dışkı ile mikroorganizmanın atılımının süresi
kısalmaktadır. İnsandan insana bulaş ve enfekte hastaların rezervuar olması
nedeniyle, halk sağlığı açısından dışkı kültüründe Shigella basili üreyen veya basilli dizanteri olduğu bilinen
kişilere antibiyotik tedavisi verilmelidir (20, 26, 27, 55, 56).
Geçmişte Shigelloz tedavisinde kullanılan ampirik antibiyotiklerin birçoğu gelişen direnç nedeniyle
bugün kullanılamamaktadır. Ampisilin ve TMP - SMZ geçmişte ampirik tedavide çok
sık kullanılmaktayken günümüzde birçok ülkede bu antibiyotiklere karşı direnç
gelişmiştir. Ampisilin ve TMP - SMZ direnci olan bölgelerde 3. kuşak
sefalosporinler ampirik tedavide kullanılır hale gelmiştir. Bazı bölgelerde 3.
kuşak sefalosporinlere de direnç gelişmiştir ve tek tedavi seçeneği olarak
kinolonlar kullanılmaya başlanmıştır. Ampirik antibiyotik tedavisi seçiminde
bölgesel direnç paterninin
bilinmesi
önemlidir. Dışkı kültüründe Shigella üreyen
her kültüre antibiyogram yapılmalıdır. Böylece direnç durumunda genelleme
yapılmadan hastanın antibiyogramına göre antibiyotik tedavisi verilebilmektedir
(4, 5, 21).
Gelişen antibiyotik direnci
nedeniyle ampirik olarak başlanacak her tür antibiyotiğe karşı dirençle
karşılaşma olasılığı bulunmaktadır. Bu durumda Shigelloz’ un bulaşını önleme çalışmaları önem kazanmaktadır. Tüm
dünyada Shigella türü bakterilerle
olan enfeksiyonlardan süt çocuklarını korumanın yolu, onların anne sütü ile
beslenmesinin uzun süre devam ettirilmesidir. Daha büyük çocuklar için de el
temizliği ve kişisel hijyen çok önemlidir. Shigelloz’
un kontrolünde başarıyı sağlayacak belki de en önemli girişim sağlıklı su
kaynağı elde etmektir (1, 27).
Çoklu
antibiyotik direnci Shigella
suşlarında, gelişmekte olan ülkelerde kriz boyutundadır. Shigella enfeksiyonunun artık antibiyotiklerle tedavi edilemeyeceği
endişesi, çalışmaları aşı geliştirilmesi yönüne kaydırmıştır. Aşı geliştirme
çalışmalarında en önemli belirleyici faktör bölgesel olarak Shigella enfeksiyonunun
epidemiyolojisidir. Bugün için 47 majör Shigella
serotipinin varlığı bilinmektedir. Aşı geliştirilmesinde, o bölgede hangi
serotiplerle enfeksiyon olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Dünyanın birçok
bölgesinde hakim olan serotip S.
flexneri’ dir. Ancak S. flexneri
pekçok alt serotipe sahiptir ve bunların görülme sıklığı bölgesel farklılıklar
göstermektedir. Bugün birçok bölgede S.
flexneri 2a ve 6 başta gelen serotiplerdir. Aşı geliştirme çalışmaları
açısından o bölgede hangi alt serotiplerin en sık enfeksiyona neden olduğunun
saptanması ve aşının bu alt serotipe uygun olması gerekmektedir. Ülkemizde bu
konuda yapılmış epidemiyolojik çalışma henüz yoktur. Dünyada, Shigella serotiplendirmesindeki
çalışmalar doğrultusunda, artık çoklu antibiyotik direnci geliştiren bu
mikroorganizmanın yol açacağı klinik tablolara karşı Shigella aşılarının ilk planda riskli gruplar için rutine girmesi
planlanmaktadır (38, 54).
Bu araştırmanın amacı;
-
Çocukluk çağındaki akut
gastroenteritlerde, dışkı kültüründe üreyen non tifoidal
Salmonella ve Shigella mikroorganizmalarının etken olarak sıklığını
belirlemek,
-
Dışkı kültüründe Salmonella
ve Shigella üreyen çocukların klinik bilgilerini elde
ederek özellikle 1 yaş altı bebeklerdeki
değişken klinik bulguları belirlemek,
- Dışkı kültüründe üremiş olan non tifoidal Salmonella ve Shigella
mikroorganizmalarının serotiplendirmesini
yapmak,
-
Bölgemizde görülen akut
gastroenteritlerde dışkı kültüründe üreyen NTS organizmalarının
ampisilin, trimetoprim - sülfometaksazol, sefalotin, siprofloksasin, sefiksim,
kloramfenikol, tetrasiklin, streptomisin ve seftriakson gibi
antibiyotiklere ve Shigella organizmalarının
da ampisilin, trimetoprim - sülfometaksazol, sefalotin, sefiksim,
siprofloksasin, kloramfenikol, tetrasiklin ve streptomisin gibi antibiyotiklere
karşı olan direnç durumunu saptamak, kliniğimizin hizmet verdiği bölgedeki NTS ve Shigella
gastroenteritlerinin ampirik tedavisinde kullanılacak antibiyotiklerin seçimi
hakkında bilgi edinmektir.
III. MATERYAL VE METOD
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Poliklinik’ leri ve Acil Servisi’ nde görülen, öyküsü 15 günden
kısa akut ishal yakınması olan ve akut gastroenterit ön tanısı alarak ayaktan
ya da yatarak izlenen 0 - 16 yaş arası hastalardan dışkı mikroskobisi ve dışkı
kültürü istendi.
Düzenli
dışkılama alışkanlığına göre dışkı sayısında artma, dışkının sulu nitelik
kazanması “ishal” olarak tanımlandı.
Hastalardan alınan taze dışkı
örnekleri, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Laboratuvarı
tarafından 24 saat boyunca kabul edildi.
Dışkının makroskobik incelemesi,
dışkı örnekleri bizzat görülerek veya öyküye dayanılarak yapıldı. Dışkının
görülmesi mümkün olmadığında ailelerden dışkıyı tarif etmeleri istendi.
Dışkının mikroskobik incelenmesi, küçük bir miktar taze
dışkı örneği (1 damla kadar), 1 damla serum fizyolojik ile sulandırılarak
yapıldı. Mikroskopta, 10 x 40’ lık büyütmede boyama yapılmadan direkt olarak
incelendi. Her dışkı örneği en az 10 dakika süreyle lökosit, eritrosit, parazit
(kist veya trofozoidi) açısından değerlendirildi, 10 x 40 büyütmede her alanda
5 ve üzerinde eritrosit ve 10 x 40 büyütmede her alanda 5 ve üzerinde lökosit olması
patolojik kabul edildi.
1. Klinik ve laboratuvar bulgularının saptanması
Dışkı mikroskobisi, muayene eden hekime hemen
ulaştırılırken dışkı kültürlerindeki üreme 48 saat sonra bildirildi. Dışkı
kültüründe Salmonella ve Shigella üreyen hastalar araştırmaya
dahil edildi. Bu hastaların klinik bilgilerine dosyalarından ve kültür sonucu
getirildiğinde ebeveynlerinden ulaşıldı.
Her hasta için bir bilgi formu dolduruldu. Bu form şu
bilgileri içerecek şekilde düzenlendi. A) Kimlik bilgileri: Çocuğun adı, soyadı,
yaşı, cinsiyeti, vücut ağırlığı ve boyu, ev adresi ve telefonu, dosya numarası,
başvuru tarihi belirtildi. B) Klinik bilgiler: a) ateş, b) ishal süresi, c)
kusma varlığı ve son 24 saatteki sıklığı, d) karın ağrısı, e) şu andaki
gastroenterit atağı sırasında veya öncesinde antibiyotik kullanımı, f) dışkı
özellikleri (renk, şekil, kanlı, mukuslu) ve son 24 saatteki sayısı soruldu. Fizik incelemeyi yapan hekim
tarafından g) dehidratasyon ve h) muayene bulgularının değerlendirilmesi forma
eklendi. Hastaların i) febril konvülziyon geçirip geçirmedikleri belirtildi. C)
Laboratuvar bulguları: a) dışkı mikroskobisi, b) dışkıda parazit, c) dışkı
kültürü ve d) antibiyogram not edildi.
Dışkı örnekleri, dışkı kaplarına alınan ya da bebek bezinde
bulunan taze dışkılardan elde edildi.
Dışkı, direkt mikroskobinin ardından yuvarlak uçlu metal
özelerle Salmonella ve Shigella bakterileri için seçici ve
ayırt edici olan MacConkey agar (Difco Laboratories®, Detroit, USA)
ve Salmonella Shigella (SS) agara (Difco Laboratories®,
Detroit, USA ) ekildi. Dışkı örnekleri bir öze dolusu, özellikle
dışkının varsa mukuslu bölgelerinden alınarak tek koloni düşürme yöntemi
kullanılarak çizgi ekimi ile bu besiyerlerine ekildi. Ekimi yapılmış olan
plaklar 24 saat etüvde inkübe edildi.
Bakteriler, MacConkey agarda ve SS agarda laktozu fermente
etme özelliklerine göre değerlendirilmektedir. Laktozu fermente eden bakteriler
bu besiyerlerinde renkli koloniler oluştururken, laktozu fermente etmeyenler
renksiz koloniler oluşturmaktadır. Salmonella
ve Shigella bakterileri laktoz
negatif (olumsuz) olmaları nedeniyle besiyerinin rengini değiştirmemekte ve
renksiz - saydam görünmektedirler (11, 13, 37, 40, 63). SS agarda, farklı
olarak, kükürt kaynağı olan sodyum tiyosülfat bulunmaktadır. Sodyum tiyosülfattan
hidrojen sülfür oluşturabilen bakterilerin kolonileri, bu özellikleri nedeniyle
SS agarda siyah renkte görülmektedir. Salmonella
kolonileri bu özelliklerinden dolayı, renksiz ancak ortaları siyah benekli
koloniler oluşturmaktadır. Koloniler, şekillerine göre değerlendirildiğinde,
MacConkey agarda bomba koloniler yapan suşlar, tipik olarak S. sonnei sayılmaktadır.
Sıralanan bu özellikler göz önünde bulundurularak, her iki
besiyerinde de laktoz negatif olan koloniler Salmonella ve Shigella
şüphesiyle biyokimyasal tanımlama için değerlendirmeye alındı. Ayrıca SS agarda
hidrojen sülfür oluşturmuş siyah renkli koloniler görüldüğünde Salmonella’
dan şüphelenildi.
İlk 24 saat içinde MacConkey agar ve SS agarda Salmonella ve Shigella kolonilerine benzer koloniler görülmediyse, plaklar
atılmayarak bir gün daha etüvde inkübe edildi ve yukarıda tanımlanan şekilde
yeniden değerlendirildi.
Üreyen suşlar, biyokimyasal tanımlama için değerlendirmeye
alındı. Burada bakterilerin şekerler, aminoasitler, sitrat, üre üzerindeki
etkileri ve hareket yeteneklerine göre farklı besiyerlerinde verdikleri
reaksiyonlara bakıldı. Bu tanımlama için 6 farklı besiyeri kullanıldı.
Biyokimyasal tanımlama için, yakılmış ve soğutulmuş bir
iğne uçlu öze ile plaklardaki kolonilerin ortasına dokunularak örnek alındı ve
sırasıyla; (1) TSI besiyeri (Triple Sugar Iron) (üç şekerli demirli agar), (2)
LIA besiyeri (Lysine Iron Agar) (lizinli-demirli agar), (3) Crystensen üre agar
besiyeri, (4) Simon’s sitrat agar besiyeri, (5) buyyon ve (6) hareket
besiyerlerine ekildi. Biyokimyasal tanımlama için ekim işlemlerinin yapıldığı
besiyerleri 18 saat süresince etüvde inkübe edildi ve daha sonra
değerlendirildi.
2.Dışkı kültüründe non tifoidal Salmonella ve
Shigella türlerinin belirlenmesi
i) TSI besiyerindeki değerlendirme; gram negatif
bakterilerin glukoz, laktoz ve sükroz üzerindeki etkilerini ve H2S
oluşturup oluşturmadıklarını araştırma temeline dayanmaktadır. Bu besiyeri
laktoz, sükroz ve dekstroz içeren üç tane şeker (glukoz, laktoz, sükroz),
kükürt kaynağı olarak sodyum tiyosülfat ve H2S ayıracı olarak da
ferrik amonyum sülfat içermektedir. Glukozu parçalayabilen bakteriler,
besiyerinin dip kısmında fermentasyon yolu ile bu şekeri parçalayarak çeşitli
organik asitleri bol miktarda yapmaktadır. Sonuçta bu organik asitler nedeniyle
ortamda bulunan fenol kırmızısı ayıracı sarı renge dönüşmektedir. Besiyerinin
dip kısmı sarı renkte görüldüğünde üreyen mikroorganizmanın glukozu fermente
edebildiği anlaşılmaktadır (11,13, 37, 63). Glukozu parçalayabilen bakteriler,
besiyerinin yatık kısmında ise oksijenli solunum yoluyla bu şekeri
parçalamaktadır. Bu sırada az miktarda organik asit ortaya çıkmakta ve aynı
zamanda parçalanan proteinlerden de alkali ürünler oluşmaktadır. Organik
asitlerin ve alkali ürünlerin birbirini nötralize etmesi sonucu alkali
reaksiyon hakim olmaktadır. Besiyerinin yatık kısmı alkali reaksiyonla kırmızı
renkte görülmektedir.
Kükürtlü bileşikleri parçalayan bakteriler H2S
oluşturuyorsa bunun ferrik amonyum sülfat üzerindeki etkisi ile siyah renkli
demir sülfit oluşturmakta ve besiyerinin rengi siyahlaşmaktadır.
Salmonella bakterileri, TSI besiyerinin yatık kısımda alkali (kırmızı), dipte
asit (sarı) görüntüye neden olmaktadır. Besiyerinde gaz oluşumu yoktur. H2S
oluşmuşsa besiyerinin rengi siyahlaşmaktadır (tablo 1).
Shigella bakterileri de aynı Salmonella
gibi glukozu parçalayabilme özellikleri nedeniyle, TSI besiyerinin yatık
kısmında alkali (kırmızı), dipte asit (sarı) görüntüye neden olmaktadır.
Besiyerinde gaz ve H2S oluşmamakta, besiyerinin rengi
siyahlaşmamaktadır (tablo 2).
ii) LIA besiyerindeki değerlendirme, lizinin
dekarboksilasyonu ya da deaminasyonu ile H2S oluşumu esasına
dayanmaktadır. Lizini dekarboksile eden bakteriler anaerop ortamda alkali
ürünler oluşturdukları için besiyerinin bulunduğu tüpün dibinde alkali ortam
(mor renk) oluşmaktadır. Lizini dekarboksile etmeyenler ise glukozu fermente
ederek asit yan ürünler yapmakta ve tüp dibinde asit ortam (sarı renk)
oluşmaktadır. LIA besiyerinde de ferrik
amonyum sitrat ve sodyum tiyosülfat bulunmaktadır. Bakteri, H2S
oluşturuyorsa, ferrik amonyum sülfata etki ederek siyah renkli demir sülfit
oluşturup besiyerinin rengini siyaha
dönüştürmektedir.
Salmonella bakterileri, tüpteki besiyerinin yatık kısmında alkali (mor), dip
kısmında da alkali (mor) görüntüye neden olmaktadır. H2S yapan
suşlar, besiyerinin rengini siyaha değiştirmektedir (tablo 1).
Shigella bakterileri ise tüpteki besiyerinin yatık kısmında alkali (mor), dipte
ise asit (sarı) görüntüye neden olmaktadır. H2S yapmadıkları için
besiyerinde siyah renk değişimi beklenmemektedir (tablo 2).
Tablo-1: TSI ve LIA besiyerlerinde Salmonella türü
bakterilerin üreme özellikleri
Besiyeri |
Reaksiyon |
Sonuç |
TSI |
Laktoz, sükroz, glukoz fermentasyonu |
Yüzey - alkali (kırmızı) Dip - asit (sarı) |
Ferrik amonyum sülfat |
Besiyeri (siyah) |
|
LIA |
Lizin dekarboksilasyonu – deaminasyonu |
Yüzey - alkali (mor) Dip - alkali (mor) |
Ferrik amonyum sülfat |
Besiyeri (siyah) |
Tablo- 2: TSI ve LIA besiyerlerinde Shigella türü
bakterilerin üreme özellikleri
Besiyeri |
Reaksiyon |
Sonuç |
TSI |
Laktoz, sükroz, glukoz fermentasyonu |
Yüzey - alkali (kırmızı) Dip - asit (sarı) |
Ferrik amonyum sülfat |
Besiyeri (siyahlaşmaz) |
|
LIA |
Lizin dekarboksilasyonu - deaminasyonu |
Yüzey - alkali (mor) Dip - asit (sarı) |
Ferrik amonyum sülfat |
Besiyeri (siyahlaşmaz) |
iii) Crystensen üre agardaki değerlendirme, bakterilerin
üreyi hidroliz edebilme esasına dayanmaktadır. Salmonella ve Shigella bakterileri
üreyi hidrolize edememektedir. Bu
nedenle besiyerinin rengi değişmemektedir.
iv) Simon’s sitrat agardaki değerlendirme, bakterilerin
sitratları tek karbon kaynağı olarak kullanması esasına dayanmaktadır. Salmonella, sitrat pozitif olup orijinal
rengi yeşil olan besiyerini mavi renge dönüştürmektedir. Shigella, sitrat negatiftir ve besiyerinin rengi yeşil olarak
kalmaktadır.
v) Buyyona, triptofandan indol oluşumunu araştırmak için
ekilen Salmonella ve Shigella bakterileri genellikle indol
negatif olan koloniler yapmaktadır. İçeriğinde saf izoamil alkol,
dimetilaminobenzaldehit ve hidroklorik asit konsantresi olan Kovacs ayıracı tüp
kenarından akıtılarak besiyerinin üzerinde tabakalandırılır. Birkaç saniye
içinde besiyeri ve ayıraç arasında parlak kırmızı bir halkanın oluşması olumlu
sonuç olarak kabul edilir. Ancak Salmonella
ve Shigella indol negatif olduğu
için bu renkli halka ile karşılaşılmaz.
vi) Hareket besiyeri değerlendirmede Shigella bakterileri hareketsiz, Salmonella’ lar ise
hareketlidir.
3. Salmonella serotiplendirmesi
Biyokimyasal değerlendirme sonucunda Salmonella
olduğu düşünülen koloniler Salmonella
polivalan-O-antiserumuyla (T.C. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı
Poli Salmonella O antiserum) süspanse edilerek karşılaştırıldı. Aglutinasyon oluştuğunda tür
tayini için ayrılarak işlem sonuçlandırıldı.
Salmonella suşlarının tür tayininde; tüm suşların somatik O antijenleri; anti O
serumları ve faktör serumları kullanılarak lam aglutinasyonu ile A.Ü.T.F.
Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’ nda belirlendi. Suşlar, kirpik H
antijenleri geliştirilmek üzere birbiri ardından birkaç Craigie besiyeri
pasajından sonra Gard besiyerine ekildi. Bu besiyerlerinde H antijenlerinin 1.
fazları ve daha sonra 1. faz antijenlerinin uygun antiserumlarla nötralize
edildiği bir başka Gard besiyerinde 2. faz antijenleri belirlendi. Somatik O ve
kirpik H antijenleri belirlenen suşlar antiserum kullanılarak yapılan
aglutinasyon testi sonucunda Kauffmann - White şemasındaki antijenik
formüllerine uygun olarak adlandırıldı (40, 41).
4. Shigella serotiplendirmesi
Biyokimyasal değerlendirme sonunda; Shigella olduğu düşünülen koloniler anti-serumlarla aglutinasyon
işlemine alındı. Bu işlem için, TSI besiyerinin yüzeyinden alınan koloniler bir
lam üzerinde süspanse edildikten sonra antiserumlarla karşılaştırılarak
aglutinasyon verenler Shigella olarak
tanımlandı. Aglutinasyon için öncelikle, daha sık görüldüğü bilinen S. sonnei antiserumu (T.C. R.S.
Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı Shigella
sonnei antiserumu) kullanıldı. Bununla aglütine olmayan suşlar, Shigella flexneri antiserumu (T.C. R.S.
Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı Shigella
flexneri antiserumu Grup B (1-6)) ile süspanse edildi. Son olarak her iki
antiserumla aglütinasyon vermeyen suşlar, S.
boydii (Bacto Shigella antiserum
Poly Group C1. S. boydii serotypes
8-11- Difco Laboratories(R)) ve S.
dysenteriae (T.C. R.S. Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı Shigella dysenteriae antiserumu Grup I (tip:1, 2, 3, 4, 5, 6,
7)) antiserumları ile süspanse edildi.
Böylece tip tayinleri tamamlandı.
5. Antibiyotik duyarlılık incelemeleri
Salmonella ve Shigella türü bakteri
tanısı konan suşlar, Kirby - Bauer disk diffüzyon yöntemiyle antimikrobiyal
duyarlılık deneyine alındı.
Antibiyotik duyarlılık deneyi için; düz tabanlı 90 mm iç
çaplı petri kutularına 4 mm kalınlıkta plaklar oluşacak miktarlarda Mueller -
Hinton besiyeri (yaklaşık 25 mm) döküldü. Ekilecek olan suşlar tüpte süspanse
edildi. Bu tüplerden ekilecek olan bakterilerin mililitredeki sayılarını
belirlemek ve standardize etmek için McFarland nefelometresi kullanıldı.
McFarland nefelometresinde belirli konsantrasyonlarda anhidröz baryum klorid ve
saf sülfirik asitten oluşan karışımlar 11 ayrı tüpe farklı konsantrasyonlarda
katılarak farklı bulanıklık elde edilmektedir. İlk tüpteki bulanıklık % 0.5
McFarland’ a denk gelmekte ve 1.5 x 108 süspansiyon / ml bakteriye
karşılık gelmektedir. Ekilecek bakteriler; % 0.5 McFarland’a uygun bulanıklık oluşturacak
şekilde hazırlandı. Daha sonra steril pamuklu eküvyonlarla standart bulanıklığa
göre hazırlanmış bakteriler, Mueller - Hinton agara yayıldı ve antibiyotik
diskleri plak kenarından 15 mm, birbirinden 25 - 30 mm uzaklıkta yerleştirildi.
Her plağa en fazla 7 antibiyotik diski kondu.
Çalışmamızda ampisilin (10µg - BBL / Becton - Dickinson,
USA), trimetoprim -sülfometaksazol (TMP - 1.25µg / SMZ - 23.75µg - BBL / Becton
- Dickinson, USA), sefalotin (30µg - BBL / Becton - Dickinson, USA), sefiksim
(5µg - Bioanalyse, USA), siprofloksasin (5µg - BBL / Becton- Dickinson, USA),
streptomisin (10µg - Bioanalyse, USA), kloramfenikol (30µg - BBL / Becton -
Dickinson, USA), tetrasiklin (30µg - Bioanalyse, USA), seftriakson (30µg -
Oxoid, USA) diskleri ile duyarlılık
araştırıldı.
Bu ekimler yapılıp antibiyotik diskleri de
yerleştirildikten sonra 24 saat boyunca 35-37°C’de etüvde inkübe edilen
disklerin etrafında oluşan önlenim zonlarının (üreme olmayan alan) çapları
milimetre olarak ölçüldü. NCCLS (National Committee for Clinical Laboratory
Standards) çizelgesine göre duyarlı veya dirençli olarak değerlendirildi (47).
6. İstatistiksel değerlendirme
İstatiksel değerlendirmeler Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı’nda, IBM uyumlu bilgisayarda SPSS
version 10.0 (SPSS inc, Chicago, USA) programı kullanılarak yapıldı.
İstatistiksel değerlendirmede Fisher’ in Kesin χ2 testi
kullanıldı. P değerinin < 0.05 olması istatistiksel olarak anlamlı kabul
edildi.
IV.
BULGULAR – NON TİFOİDAL SALMONELLA
Araştırmanın
yapıldığı Ocak 2001 - Aralık 2002 tarihleri arasında, Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Mikrobiyoloji Laboratuvarı’ na ishali
olan çocuk hastalardan toplam 1335 dışkı kültürü gönderilmiştir. Dışkı kültürlerinden 44’ ünde (% 3.3)
non tifoidal Salmonella türü bakteri
üremiştir (Şekil-1).
Şekil-1: Toplam dışkı kültürlerinde NTS
türü bakteri üremesi.
Değerlendirme aşamasında aileden yeterli bilgi alamama,
dosya bilgilerine ulaşamama, laboratuvar çalışmalarında serotiplendirme
yapılamaması gibi nedenlerle dışkı kültüründe non tifoidal Salmonella üreyen 44 hastadan 41’ i klinik değerlendirmeye
alınmıştır. Ancak antibiyotik direnci, dışkı kültüründe Salmonella üreyen 44 hastanın tümünde değerlendirilmiştir.
Dışkı kültüründe NTS üreyen çocuk hastalardan 15’ i (%
36.6) kız, 26’ sı (% 63.4) erkektir (Şekil-2).
Şekil-2: Dışkı kültüründe NTS üreyen çocukların cinsiyete göre dağılımı.
Dışkı kültüründe NTS üreyen
çocukların yaşları 61.6 ± 48 ay (3 ay - 16 yaş) olarak değişmektedir (Şekil-3).
Ortanca, 48 aydır (4 yaş). Hastalardan 10’ u 2 yaş ve altında (% 24.3), 6’ sı
da 1 yaş ve altında (% 14.6) bulunmuştur.
Şekil-3: Hastaların yaş gruplarına göre
dağılımı.
Araştırmamızın
sürdüğü zaman diliminde, yıllara göre dışkı
kültüründe NTS üremelerine bakıldığında 2001 yılında 23, 2002 yılında
ise 21 kültür üremesi ile karşılaşılmıştır (Şekil-4).
Şekil-4: Araştırma yılları içinde yıllara
göre NTS üremesi.
Dışkı kültüründe
NTS üremeleri yılın hemen her döneminde olmuştur. Ancak haziran ve ekim ayları arasında daha sık olduğu
görülmektedir. En fazla suş (11 adet- % 21) eylül ayında, en az suş da aralık
ayında (1 adet - % 2.2) saptanmıştır (Şekil-5).
Şekil-5: Non tifoidal Salmonella
üremelerinin mevsimlere göre dağılımı.
Dışkı
kültüründe non tifoidal Salmonella üreyen
hastaların klinik bilgileri (Tablo-3)
Ateş
İlk başvuruda vücut ısısı aksiller bölgeden ölçülen ve 37.2
ºC üzerinde bulunan çocuklar ateşli olarak kabul edildi. Bu tanıma uyan 37 hasta (% 90.2) vardı.
Bunlardan 30’ unun (% 73.1) vücut ısısı
38.5 ºC ve üzerinde
bulunmuştur.
İshal
süresi
İshal süresi ortalama 2.2 ± 1.4 gün olarak bulunmuştur.
Kusma
Kusması olan 29 hastanın (% 70.7) son 24 saatte ortalama
3.7 ± 3.6 kez kustuğu saptanmıştır.
Karın
ağrısı
Karın ağrısının olduğunu anlatabilecek çocukların 2 yaşın
üzerindekiler olduğu kabul edildi. Karın ağrısı bulgusunun değerlendirmesi buna
göre yapıldı. İki yaş üzerindeki 31 hastadan 25’ i (tüm hastaların % 61’ i)
karın ağrısı yakınması olduğunu söylemiştir.
Karın ağrısının niteliği 8 hasta (% 32) tarafından
epigastrik veya umbilikal bölgede tarif edilirken, 17 hasta (% 68) kramp
şeklinde gelen, dışkılama ile geçen tenesmus şeklinde karın ağrısından
yakınmıştır.
Dışkı
sayısı
Hastaların dışkı sayısı 1- 20 kez/ gün olup, ortalama 6.2 ±
5.0 kezdir. Günde 10’ dan fazla dışkılama öyküsü veren 7 hasta (% 17.1) vardır.
Beşten az sayıda dışkılama öyküsü veren 21 (% 51.2), 5 - 10 kez arası dışkılama öyküsü veren 13
hasta (% 31.7) vardır.
Dışkı
özelliği
Ailelerden 28’ si (% 68.3) dışkıyı sarı- sulu, 5’ i (%
12.2) yeşil- sulu olarak tarif etmiş, 8’ i (% 19.5) ise dışkıda kan gördüğünü
bildirmiştir.
Dışkının mukuslu olduğunu 29 aile (% 70.7) bildirmiştir.
Hastaların 11’ inde (% 26.8) dışkı özelliği kansız,
mukussuz, sadece sulu olarak tanımlanmıştır.
Mikroskobik
inceleme
Dışkıların mikroskobik incelemesinde 17 hastada (% 41.5)
lökosit, 1 hastada (% 2.4) eritrosit, 14 hastada ise lökosit ve eritrosit (%
34.1) birlikte görülmüştür. Hastaların 9’ unda (% 22) ise dışkı mikroskobisinde
lökosit ya da eritrosite rastlanmamıştır. Ayrıca 5 hastanın (% 12.1) dışkı
mikroskobisinde amip kisti veya trofozoidi görülmüştür. Giardia yumurtasına
rastlanmamıştır.
Fizik
İnceleme
Dehidratasyon
derecesi
Dehidratasyon, 7 hastada hafif (% 17.2), 2 hastada (biri 7
aylık olan) ağır (% 4.8) olarak değerlendirilmiştir. Hastaların 32’sinde (% 78)
dehidratasyon bulgusu saptanmamıştır.
Karın
bulguları
Fizik incelemede karında hassasiyet veya distansiyon
şeklinde inceleme bulgusu olan 11 hasta (% 26.8) vardır. Hastalardan 19’ unun
(% 46.3) barsak sesleri hiperaktif olarak duyulmuştur.
Febril
konvülziyon
Febril konvülziyon geçiren 1 hasta (% 2.4) vardır.
Tedavi
bilgileri
İshal başlamadan önce antibiyotik kullanmakta olan 6 hasta
(% 14.6) vardır ve 3.6 ± 3.0 gün süreyle
antibiyotik kullanmışlardır. Kliniğimizde yapılan değerlendirme sonunda
hastalardan 24’ üne (% 58.5) ampirik antibiyotik tedavisi başlanmıştır.
Ampirik tedavide kullanılan antibiyotikler ve hasta
sayıları şu şekildedir; 10 hastada oral ampisilin, 4 hastada sefiksim, 1
hastada oral ampisilin ve metranidazol, 4 hastada oral metranidazol, 4 hastada
seftriakson, 1 hastada ise oral TMP- SMZ
kullanılmıştır.
Hastaneye yatış
İzlenen 41 hastadan 7’ sinin (% 17.1) intravenöz sıvı
replasman tedavisi, şok veya parenteral antibiyotik tedavisi almak için
hastaneye yatması gerekmiştir. Bu hastalardan 1’i
febril konvülziyon geçirmiştir. Hastaneye yatırılarak izlenen hastalardan 3’ üne ampisilin, 3’ üne
seftriakson, 1’ ine sefiksim ampirik olarak başlanmıştır. Ampisilin başlanmış
olan 2 hastanın tedavisi hastaneye yattıktan sonra seftriaksona
değiştirilmiştir. Hastalardan 1’i şok tablosunda gelmiştir. Hastaneye
yatırılarak izlenen hastalardan 2’ si 1 yaş altındadır (7 ve 7.5 aylık).
Tablo-3: Dışkı kültüründe NTS üreyen çocukların klinik ve laboratuvar
bilgileri.
Klinik Bulgular |
n (hasta)
|
%
|
|
Değerlendirmeye alınan hasta sayısı |
41 |
|
|
Ateş |
37 |
90.2 |
|
Kusma |
29 |
70.7 |
|
Karın ağrısı |
25 |
61.0 |
|
Kusma sıklığı |
3.7 ± 3.6
kez / gün |
||
İshal süresi |
2.2 ±
1.4 gün |
||
Dışkılama sıklığı |
6.2 ± 5.0
kez / gün |
||
Mukuslu dışkılama |
29 |
70.7 |
|
Kanlı dışkılama |
8 |
19.5 |
|
Kansız - mukussuz (sulu)
dışkılama |
11 |
26.8 |
|
Dehidratasyon |
9 |
22.0 |
|
Konvülziyon |
1 |
2.4 |
|
Önceden antibiyotik kullanan
hasta |
6 |
14.6 |
|
DIŞKININ MİKROSKOBİK İNCELEMESİ
|
|||
Mikroskobi |
Dışkı (n: 41) |
% |
|
Dışkıda lökosit |
17 |
41.5 |
|
Dışkıda eritrosit |
1 |
2.4 |
|
Dışkıda eritrosit ve lökosit |
14 |
34.1 |
|
Dışkıda amip kisti / trofozoidi |
5 |
12.2 |
|
Normal |
9 |
22 |
|
Araştırmamızda tiplendirilmesi yapılan 41 Salmonella suşunun 28’ inin (%
68.2) S. enteritidis, 7’ sinin (% 17.1) S. typhimurium, 3’ ünün (% 7.3) S.
irumu, 3’ ünün (% 7.3) S. paratyphi B olduğu saptanmıştır
(Şekil-6).
Şekil-6: Non tifoidal Salmonella
suşlarının serogruplarına göre dağılımı.
Tiplendirilemeyen 1 üreme olup, 2 adet suşta da serotiplendirme
için üreme elde edilememiştir.
Çalışmamızda dışkı kültüründe NTS türü bakteri üreyen suşların antibiyotik direnç durumu incelenmiş,
ampisilin, TMP - SMZ, kloramfenikol, tetrasiklin, streptomisin, sefalotin,
sefiksim, seftriakson ve siprofloksasin diskleri kullanılarak bu 9 antibiyotiğe
karşı olan direnç durumuna bakılmıştır (Tablo-4).
Toplam 44 adet NTS suşunda
10 (% 23) ampisilin, 4 (% 9) TMP - SMZ, 6 (% 14) kloramfenikol, 7 (% 16)
tetrasiklin, 7 (% 16) streptomisin, 3 (% 7) sefalotin, 2 (% 5) sefiksim direnci
saptanmıştır. Araştırmamızda seftriakson ve siprofloksasine karşı dirençle
karşılaşılmamıştır.
Tablo-4: Non tifoidal Salmonella suşlarının
antibiyotik direnci.
Antibiyotik
|
Direnç araştırılan suş (n:44) n / % |
Ampisilin |
10 /
(22.7) |
TMP – SMZ |
4 / (9.1) |
Kloramfenikol |
6 /
(13.6) |
Tetrasiklin |
7 /
(16.0) |
Streptomisin |
7 /
(16.0) |
Sefalotin |
3 / (6.8) |
Sefiksim |
2 / (4.5) |
Seftriakson
|
0 / (0.0) |
Siprofloksasin
|
0 / (0.0) |
Non tifoidal
Salmonella suşlarının serogruplandırılan 41 tanesinin antibiyotik direncine
bakıldığında S. irumu tüm
antibiyotiklere karşı duyarlıyken, S.
enteritidis, S. typhimurium ve S.
paratyphi B’ nin incelenen
antibiyotiklere karşı direnç durumu Tablo-5’ da görülmektedir. Antibiyotik
dirençleri adet olarak belirtilmiştir. Suşlar serogruplara ayrıldığında çok az
sayıda örnek kalmaktadır. Bu nedenle serogruplar arasında direnç farklılığı
istatistiksel olarak değerlendirilememiştir.
Tablo-5: Non tifoidal Salmonella
suşlarının serogruplarına göre antibiyotik direnci.
Antibiyotik
|
S.
enteritidis
(n:28) |
S.
typhimurium (n:7) |
S.
paratyphi B
(n:3)
|
S. irumu
(n:3)
|
Ampisilin* |
2 |
5 |
1 |
0 |
TMP – SMZ |
1 |
3 |
0 |
0 |
Kloramfenikol |
1 |
5 |
0 |
0 |
Tetrasiklin |
1 |
5 |
1 |
0 |
Streptomisin |
2 |
5 |
0 |
0 |
Sefalotin |
2 |
0 |
1 |
0 |
Sefiksim |
1 |
1 |
0 |
0 |
Seftriakson
|
0 |
0 |
0 |
0 |
Siprofloksasin
|
0 |
0 |
0 |
0 |
*Ampisilin direnci gösteren suşlardan 2 tanesinde serotiplendirme yapılamamıştır.
IV.
BULGULAR – SHIGELLA
Araştırmanın yapıldığı Ocak 2001 - Aralık 2002 tarihleri
arasında, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Mikrobiyoloji Laboratuvarı’ na ishali olan çocuk hastalardan toplam 1335 dışkı
kültürü gönderilmiştir. Dışkı kültürlerinden 132 tanesinde (% 9.8) Shigella türü bakteri üremiştir (Şekil-7).
Şekil-7: Toplam dışkı kültürlerinde Shigella türü bakteri üremesi.
Dışkı kültüründe Shigella
üreyen çocuk hastalardan 58’ i (% 43.9) kız, 74’ i (% 56.1) erkektir (Şekil-
8).
Şekil-8: Dışkı kültüründe Shigella üreyen
çocukların cinsiyete göre dağılımı.
Dışkı
kültüründe Shigella üreyen çocukların
yaşları 74.2 ± 38.8 ay (2 ay - 16 yaş) olarak değişmektedir
(Şekil-9). Ortanca, 72 aydır (6 yaş). Hastalardan 12’ si 2 yaş ve altında (%
9.1), 6’ sı da 1 yaş ve altında (% 4.5) bulunmuştur.
Şekil-9: Hastaların yaş gruplarına göre
dağılımı.
Araştırmamızın
sürdüğü zaman diliminde, yıllara göre dışkı
kültüründe Shigella
üremelerine bakıldığında 2001 yılında 104 adet, 2002 yılında ise 28 adet kültür
üremesi ile karşılaşılmıştır (Şekil-10).
Şekil-10: Araştırma süresinde yıllara göre Shigella türü bakteri üremesi.
Dışkı kültüründe
Shigella üremeleri yılın hemen her
döneminde olmuştur. Ancak yaz ve sonbahar aylarında (temmuz - ağustos - eylül -
ekim) daha sık olduğu görülmektedir. En fazla suş (46 adet - % 34.8 ) ağustos
ayında saptanmıştır (Şekil-11).
Şekil-11: Shigella üremelerinin
mevsimlere göre dağılımı.
Dışkı
kültüründe Shigella üreyen hastaların
klinik bilgileri (Tablo- 6)
Ateş
İlk başvuruda vücut ısısı aksiller bölgeden ölçülen ve 37.2
ºC üzerinde bulunan çocuklar ateşli olarak kabul edildi. Bu tanıma uyan 121 (%
91.7) hasta vardı. Bunlardan 98’ inin (% 81)
vücut ısısı 38.5 ºC ve üzerinde bulunmuştur.
İshal
süresi
İshal süresi ortalama
1.9 ± 1.8 gün olarak bulunmuştur.
Kusma
Kusması olan 87 hastanın (% 65.9) son 24 saat içinde
ortalama 3.1 ± 2.0 kez kustuğu saptanmıştır.
Karın
ağrısı
Karın ağrısının olduğunu anlatabilecek çocukların 2 yaşın
üzerindekiler olduğu kabul edildi. Karın ağrısı bulgusunun değerlendirmesi buna
göre yapıldı. İki yaş üzerindeki 120
hastadan 105’ i (% 87.5) karın ağrısı
yakınması olduğunu söylemiştir.
Karın ağrısının niteliği 80 hasta (% 66.7) tarafından
tenesmus ve kramp şeklinde tarif edilirken, 8 hasta (% 6.7) epigastrik bölgede
ağrıdan, 17 (% 14.2) hasta da yaygın karın ağrısından yakınmıştır.
Dışkı
sayısı
Hastaların dışkı sayısı 1 - 24 kez/ gün olup, ortalama 6.9
± 4.9 defadır. Günde 10’ dan fazla
dışkılama öyküsü veren 18 hasta (% 13.6) vardır. Beşten az sayıda dışkılama
öyküsü veren 50 (% 37.9), 5 - 10 kez arası dışkılama öyküsü veren 64 hasta (%
48.5) vardır.
Dışkı
özelliği
Ailelerden 108’ i (% 81.8)
dışkıyı sarı - sulu, 11’ i (%
8.3) yeşil - sulu olarak tarif etmiş, 52’ si (% 39.4) ise dışkıda kan gördüğünü
bildirmiştir.
Ailelerden 29’ u (% 22) dışkıda kan ve mukus görmediğini
belirtmiştir.
Dışkının mukuslu olduğunu 100 aile (% 75.7) bildirmiştir.
Mikroskobik
inceleme
Dışkıların mikroskobik incelemesinde 119 hastada (% 90.1) lökosit, 78 hastada (% 59.1) hem
eritrosit hem de lökosit görülmüştür. Hastaların 13’ ünde (% 9.8) ise dışkı
mikroskobisinde lökosit ya da eritrosite rastlanmamıştır. Ayrıca dışkı
mikroskobisinde 33 hastada (% 25) amip (kist veya trofozoid) görülmüştür.
Giardiaya ise 3 hastada (% 2.3) rastlanmıştır.
Fizik
İnceleme
Dehidratasyon
derecesi
Dehidratasyon, 20 hastada hafif (% 15.1), 8 hastada ağır (%
6.1) olarak değerlendirilmiştir. Hastaların 104’ ünde (% 78.8) dehidratasyon
bulgusu saptanmamıştır. Hafif dehidratasyonu olanlardan biri 12 aylık olup
hastaneye yatırılarak tedavi edilmiştir.
Karın
bulguları
Fizik incelemede karında hassasiyet veya distansiyon
şeklinde inceleme bulgusu olan 16 hasta (% 12.1) vardır. Hastalardan 93’ ünün
(% 70.4) barsak sesleri hiperaktif olarak duyulmuştur.
Febril
konvülziyon
Febril konvülziyon geçiren 3 hasta (% 2.3) vardır.
Tedavi
bilgileri
İshal başlamadan önce antibiyotik kullanmakta olan 7 hasta
(% 5.3) vardır ve 2.7 ± 2.5 gün süreyle
antibiyotik kullanmışlardır. Kliniğimizde yapılan değerlendirme sonunda
hastalardan 115’ ine (% 87.1) ampirik antibiyotik tedavisi başlanmıştır.
Ampirik tedavide kullanılan antibiyotikler ve hasta
sayıları şu şekildedir; oral ampisilin 55 hasta, sefiksim 14 hasta, oral
ampisilin ve metranidazol 11 hasta, oral metranidazol 11 hasta, seftriakson 9
hasta, oral sefiksim ve metranidazol 6 hasta, oral amoksisilin 4 hasta, oral
TMP - SMZ 3 hasta, oral TMP - SMZ ve metranidazol 1 hasta, oral siprofloksasin
ve metranidazol 1 hastadır.
Hastaneye
yatış
İshali olan 16 hastanın (% 12.1) intravenöz sıvı replasmanı
veya parenteral antibiyotik tedavisi almak için hastaneye yatması gerekmiştir.
Bu hastalardan 3’ ü febril konvülziyon geçirmiştir. Hastalardan 1’i başka bir
merkeze sevk edilmiştir. Hastaneye yatırılarak izlenen hastalardan 5’ine
ampisilin, 8’ine seftriakson, 2’sine sefiksim, 1’ine de metranidazol ampirik
olarak başlanmıştır. Hastaneye yattıktan sonra sefiksim alan 1 hastanın
tedavisi seftriaksona değiştirilmiş, seftriakson alan 1 hastanın tedavisi de
ampisiline değiştirilmiştir.
Tablo-6: Dışkı kültüründe Shigella
üreyen çocukların klinik ve laboratuvar bilgileri.
Klinik Bulgular |
N (hasta)
|
%
|
Değerlendirmeye alınan hasta
sayısı |
132 |
|
Ateş |
121 |
91.7 |
Kusma |
87 |
65.9 |
Karın ağrısı |
105 |
87.5 |
Kusma sıklığı |
3.1 ± 2.0
kez / gün |
|
İshal süresi |
1.9 ±
1.8 gün |
|
Dışkılama sıklığı |
6.9
± 4.9 kez / gün |
|
Mukuslu dışkılama |
100 |
75.7 |
Kanlı dışkılama |
52 |
39.4 |
Kansız - mukussuz (sulu)
dışkılama |
29 |
22 |
Dehidratasyon |
28 |
21.2 |
Konvülziyon |
3 |
2.3 |
Önceden antibiyotik kullanan
hasta |
7 |
5.3 |
DIŞKININ MİKROSKOBİK İNCELEMESİ
|
||
Mikroskobi
|
Dışkı (n: 132) |
% |
Dışkıda lökosit |
119 |
90.1 |
Dışkıda eritrosit ve lökosit |
78 |
59.1 |
Dışkıda giardia |
3 |
2.3 |
Dışkıda amip kisti / trofozoidi |
33 |
25 |
Normal |
13 |
9.8 |
Araştırmamızda tiplendirilmesi yapılan 132 Shigella suşunun, 122’ sinin S. sonnei (% 92.4 ), 10’ unun (% 7.6) S. flexneri olduğu saptanmıştır
(Şekil-12). S. boydii ve S. dysenteriae suşuna rastlanmamıştır.
Şekil-12: Shigella suşlarının
serogruplarına göre dağılımı.
Çalışmamızda dışkı kültüründe Shigella türü bakteri üreyen ve tiplendirilen suşların antibiyotik
direnç durumu incelenmiş, ampisilin, TMP - SMZ, kloramfenikol, tetrasiklin,
streptomisin, sefalotin, sefiksim ve siprofloksasin diskleri kullanılarak bu 8
antibiyotiğe karşı olan direnç durumuna bakılmıştır. Shigella serogruplarının incelenen antibiyotiklere karşı direnç
durumu Tablo-7’ de görülmektedir.
Toplam 132 Shigella
suşunda 24 (% 18) ampisilin, 92 (% 70) TMP - SMZ, 11 (%8) kloramfenikol, 109 (%
83) tetrasiklin, 124 (% 94) streptomisin, 5 (% 4) sefalotin direnci
saptanmıştır. Araştırmamızda sefiksim ve siprofloksasin direnciyle
karşılaşılmamıştır.
Tablo- 7: Shigella suşlarının antibiyotik direnci ve direnç durumunun serogruplara göre
dağılımı.
Antibiyotik
|
Dirençli suş n/ (%) (n:132) |
S. sonnei
n/ (%) (n:122) |
S.
flexneri n/ (%)
(n:10) |
Ampisilin |
24 /
(18.1) |
18 /
(14.7) |
6 / (60) |
TMP – SMZ |
92 /
(69.6) |
87 /
(71.3) |
5 / (50) |
Kloramfenikol |
11 /
(8.3) |
5 / (4) |
6 / (60) |
Tetrasiklin |
109 /
(82.5) |
100 /
(81.9) |
9 / (90) |
Streptomisin |
124 /
(93.9) |
115 /
(94.2) |
9 / (90) |
Sefalotine |
5 / (3.7) |
2 / (1.6) |
3 / (30) |
Sefiksim |
0/ (0.0) |
0 / (0.0) |
0 / (0.0) |
Siprofloksasin
|
0/ (0.0) |
0 / (0.0) |
0 / (0.0) |
Shigella suşlarının serogruplara göre antibiyotik direnci karşılaştırıldığında S. flexneri’ nin ampisilin direnci (p
< 0.01), kloramfenikol direnci (p < 0.01) ve sefalotin direnci (p <
0.01) S. sonnei’ ye göre
istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde daha yüksek bulunmuştur. TMP-SMZ
direnci (p = 0.170), tetrasiklin direnci (p = 1.00) ve streptomisin direnci (p
= 0.477) arasında ise anlamlı fark bulunmamıştır.
V. SONUÇ ve
ÖNERİLER
Araştırmanın
yapıldığı Ocak 2001 – Aralık 2002 tarihleri arasında, kliniğimize başvuran ve
akut ishal tanısı alan çocuk hastalardan toplam 1335 dışkı kültürü incelenmiş
ve dışkı kültürlerinden 44’ ünde (% 3.3) non tifoidal Salmonella, 132’ sinde (%
9.8) Shigella türü bakteri üremiştir.
Dışkı kültüründe üremiş olan bu mikroorganizmaların serotiplendirmesi
yapıldığında 41 Salmonella
suşunun 28’ inin (% 68.2) S. enteritidis, 7’ sinin (% 17) S. typhimurium, 3’ ünün (% 7.3) S. irumu, 3’ ünün (% 7.3) S.
paratyphi B olduğu saptanmıştır. Tiplendirmesi yapılan 132 Shigella suşunun ise 122’ sinin S. sonnei (% 92.4) ve 10’ unun S. flexneri (% 7.6) olduğu görülmüştür. S. dysenteriae ve S. boydii üremesi olmamıştır.
Dışkı
kültüründe NTS ve Shigella üreyen çocukların klinik
bilgileri elde edilmiştir. Dışkı kültüründe NTS üreyen çocukların yaşları 61.6
± 48 ay (3ay - 16 yaş) arasında değişmektedir. Ortanca 48 aydır (4 yaş). İshal
yakınması ortalama 2.2 ± 1.4 gündür sürmektedir. Hastaların % 90’ ında ateş, %
71’ inde kusma ve % 61’ inde karın ağrısı vardı. Dışkılama sayısı ortalama 6.2
± 5.0 kez, 1 - 20 kez / gün olarak bulundu. Dışkı özelliği 29 hastada (% 70.7)
mukuslu, 8 hastada (% 19.5) kanlı, 11 hastada sulu (% 26.8) olarak
belirtilmişti. Hastalardan % 17’ si hafif, % 4.8’ i ise ağır dehidrate olarak
değerlendirildi (toplam % 21.8) ve tedavileri buna göre düzenlendi. Febril
konvülziyon geçiren 1 hasta (% 2.4) varken, hastaneye yatış oranı % 17.1’ dir.
Dışkı kültüründe non tifoidal Salmonella
üreyen 1 yaş altındaki 6 bebekten ikisi hastaneye yatış gerektirmiş, 7 aylık
olan bebek ilk başvuruda ağır dehidrate olarak değerlendirilmiş ve şok tedavisi
yapılmıştır. Dışkı kültüründe Shigella
üreyen çocukların ise yaşları 74 ± 38 ay
(2 ay - 16 yaş) olarak değişmektedir. Ortanca, 72 aydır (6 yaş). İshal
yakınması ortalama 1.9 ± 1.8 gündür sürmektedir. Hastaların % 92’ sinde ateş, %
88’ inde karın ağrısı ve % 66’ sında kusma vardı. Dışkılama sayısı ortalama 6.9
± 4.9 kez / gündü. Dışkı özelliği 100 hastada (% 75.7) mukuslu, 52 hastada (%
39.4) kanlı, 29 hastada (% 22) sulu olarak belirtilmişti. Hastalardan % 15’ i
hafif, % 6’ sı ise ağır dehidrate (toplam % 21) olarak değerlendirildi. Febril
konvülziyon geçiren 3 hasta (% 2.3) varken hastaneye yatış oranı % 8.3’
tür. Dışkı kültüründe Shigella üreyen 1 yaş altındaki 6
bebekten biri hafif dehidratasyon olarak değerlendirilmiş ve hastaneye
yatırılarak tedavi görmüştür.
Non
tifoidal Salmonelloz tedavisinde
hastalığın kliniğine göre ampisillin, TMP - SMZ, kloramfenikol, karbapenemler
ve kinolonlar kullanılmaktadır. Ancak yıllar içinde bölgesel farklar
göstermekle birlikte tüm antibiyotik gruplarına karşı direnç gelişmiştir (15,
44).
NTS
açısından antibiyotik direnci değerlendirildiğinde gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerde önemli bir sağlık sorunu haline geldiği görülmektedir. Örneğin
Afrika, Asya ve Güney Amerika’ dan % 50’ nin üzerinde kloramfenikol, TMP - SMZ
ve ampisilin direnci bildirilmektedir (44). Non tifoidal Salmonella’ lar 1980’ lerde antibiyotiklere karşı duyarlı
mikroorganizmalar iken 1990’ larda ampisilin, kloramfenikol ve TMP - SMZ
direnci giderek artmış daha sonra da
çoklu ilaç direnci ortaya çıkmıştır. S. typhimurium definitif faj tip 104’ ün
kromozomal direnç taşımasıyla streptomisin ve tetrasikline karşı olan
duyarlılık da kaybolmuş, daha sonra da florokinolon direnci ortaya çıkmıştır
(15, 34, 44).
Değişik coğrafik bölgelerden
farklı kloramfenikol ve TMP – SMZ direnç oranları bildirilmektedir. Kenya’ dan
Oundo ve ark % 18 ve Tayvan’ dan Yang ve ark %
54 (29, 42, 49, 67), Samsun’ dan Günaydın ve ark % 100, İzmir’ den
Serdaroğlu ve ark % 95, Konya’ dan Tuncer ve ark % 72 , Ankara’ dan Aysev ve
ark % 13 oranında direnç
belirlemişlerdir (6, 18, 31, 57). Kenya’ dan Oundo ve ark % 39, Tayvan’ dan
Yang ve ark % 24 TMP – SMZ direnci
bildirmektedir (67, 29, 42, 49). Ülkemizden de Samsun’ dan Günaydın ve ark %
20, Konya’ dan Tuncer ve ark % 17, Ankara’ dan Çırak ve ark % 5 ve Aysev ve
ark % 3 oranında TMP - SMZ direnci
bildirmektedir (6, 18, 31, 61). Beta laktamaz üreten suşlarla 3. kuşak
sefalosporinlerin kullanıma girmesinden sonra karşılaşılmıştır. Romanya’ dan
Miriagou ve ark sefalosporinaz üreten S.
typhimurium suşları bildirmektedir (45). Samsun’ dan Günaydın ve ark % 82,
Ankara’ dan Çırak ve ark % 2, İzmir’ den Serdaroğlu ve ark % 40 oranında
sefotaksim direnci bildirmektedir (31, 62, 63). Danimarka ve Tayvan’ dan kinolon direnci bildirilmektedir. Türkiye’
den Anğ- Küçüker ve ark 2000 yılında bir S.
enteritidis suşunda siprofloksasin
direnci bildirmiştir (2). Non tifoidal Salmonelloz’
da plazmid aracılı çoklu ilaç direnci de söz konusudur. Amerika Birleşik
Devletleri’ nde son 30 yılda beşli antibiyotik (ampisilin, kloramfenikol,
streptomisin, sülfonamid ve tetrasiklin) direnci olan suşların sayısı % 1’ den
% 33’ e çıkmıştır (44).
Araştırmamızda toplam 44 NTS
suşunda 10 (% 23) ampisilin, 4 (% 9) TMP - SMZ, 6 (% 14) kloramfenikol, 7 (%
16) tetrasiklin, 7 (% 16) streptomisin, 3 (% 7) sefalotin, 2 (% 5) sefiksim
direnci saptanmıştır. Araştırmamızda seftriakson ve siprofloksasin direnci
yoktur.
Kliniğimizden
Aysev ve ark’ nın çalışmasında, dışkı kültüründe Salmonella üreyen çocuk yaş grubunda ampisilin direnci % 21,
tetrasiklin % 16, streptomisin % 16, kloramfenikol % 13, TMP - SMZ % 3 ve
nalidiksik asit direnci % 3’ tür. Siprofloksasine karşı direnç saptanmamıştır
(6). Çalışmamızla karşılaştırıldığında ampisilin direnci % 21’ den % 23’ e
çıkmıştır. TMP – SMZ direnci ise % 3’ ten % 9’ a yükselmiştir. Ankara’ dan
Çırak ve ark TMP - SMZ’ e % 4.5, ampisiline karşı % 11.2, sefazoline % 9 ve
sefotaksime % 2 oranında direnç bulmuştur (18). Konya’ dan Tuncer ve ark elde
ettikleri S. typhimurium suşlarında %
17 TMP - SMZ, % 45 sefuroksim, % 72 kloramfenikol, % 4 imipenem direnci
saptarken, S. enteritidis suşlarında
% 97 ampisilin, % 17 TMP - SMZ, % 17 sefuroksim, % 72 kloramfenikol direnci
saptanmıştır. Sefepim, seftazidim, imipenem ve siprofloksasine karşı direnç
bulunmamıştır (61). Kayseri’ den Eşel ve ark NTS üremesi olan izolatlardan % 68 ampisilin, % 62 kloramfenikol, % 9
nalidiksik asit direnci saptarken, seftriakson, siprofloksasin ve TMP - SMZ
direncine rastlanmamıştır (25). İzmir’ den Serdaroğlu ve ark klasik tedavide
önerilen kloramfenikole % 95, ampisiline % 93 oranında direnç olduğunu
göstermiş ve 3. kuşak sefalosporinlere karşı beklenenden daha fazla dirençle
karşılaşmıştır (57).
Non tifoidal Salmonella türü
bakterilerin antibiyotik dirençleri hem dünyada hem de ülkemizde bölgesel
farklar göstermektedir. Yukarıdaki
çalışmalarda da belirtildiği gibi bölgesel direnç oranları çok farklıdır. Aynı
klinikte dahi antibiyotik dirençleri değişmekte ve yıllara göre farklılıklar
göstermektedir. Ankara’ dan yapılan çalışmalarla, özellikle kliniğimizde geçmiş
dönemlerde yapılan çalışma ile araştırmamızın antibiyotik direnç oranları
birbirine yakın ancak aynı değildir. Ampisilin ve TMP - SMZ, halen ampirik
tedavi seçenekleri içinde yer alabilir görünmektedir. Yerel direnç şekillerinin
belirlenmesi, yıllar içindeki değişikliklerin saptanması ve bölgede çalışan hekimler
tarafından bilinmesi ve öncelikle ampirik tedavi protokollerinin buna göre
düzenlenmesi önem taşımaktadır.
Shigelloz düşünülen
hastalara dışkı kültürünün sonucu çıkana kadar ampirik antibiyotik tedavisi
başlanması önerilmektedir. Tedavide birçok antibiyotik
kullanıma girmiş, ancak herbirine karşı zamanla direnç gelişmesi nedeniyle
tedavi seçenekleri her geçen gün antibiyotik spektrumu genişletilerek
değiştirilmiştir.
Shigelloz tedavisinde
ilk olarak tetrasiklin ve sülfonamidlerle başlayan
ampirik tedaviler, gelişen direnç nedeniyle artık seçenek olmaktan çıkmıştır.
Son 15 yılda ampisilin ve TMP - SMZ, kontrollü klinik çalışmalarla destekli
olarak tedavide kullanılmaktadır. Ampisilin ve TMP
- SMZ’ e karşı gelişen direnç plazmid aracılı olup bakteriler arasında çok
kolay geçiş gösterebilmektedir. Bu durumda bölgesel dirence göre parenteral
veya oral 3. kuşak sefalosporinler ampirik tedavide yerini almaya başlamıştır. Ampisilin ve TMP - SMZ direnci olan durumlarda
nalidiksik asit de kullanılmaktadır.
Ampirik olarak
antibiyotik başlanması gerektiği için bölgesel Shigella suşlarının sıklık yüzdesi ve antibiyotik direnç durumunu
bilmek gerekmektedir. Ancak Shigella’
nın duyarlı olduğu bilinen her
antibiyotiğin kullanımı sonunda dünya çapında hızla direnç gelişmektedir (3, 9,
43, 51, 52, 56, 58, 69). Pekçok Shigella suşunda
çoklu antibiyotik direnciyle karşılaşılırken kinolon grubu antibiyotiklere
karşı da direnç gelişmesi endişe vericidir. Kullanımda olan geniş spektrumlu
antibiyotiklere dahi gelişmekte olan bu direnç, bir gün tüm antibiyotiklere
direnç kazanmış bir suşla karşılaşma olasılığını gündeme getirmektedir. Bu
nedenle bugün için çalışmalar hastalığa karşı önlemler alınması yönünde
yoğunlaşmıştır. Aşı çalışmaları başlamış ve sürmektedir. İlk planda risk
altındaki çocukları ve seyahat eden kişileri korumak için aşı geliştirme
çalışmaları yürütülmektedir.
Toplam 132 Shigella suşunda ise 24 (% 18) ampisilin, 92 (% 70) TMP - SMZ, 11
(% 8) kloramfenikol, 109 (% 83) tetrasiklin, 124 (% 94) streptomisin, 5 (% 4)
sefalotin direnci bulunmuştur. Sefiksim ve siprofloksasine karşı dirençle
karşılaşılmamıştır.
Yurtdışından yapılan yayınlarda, Shigelloz tedavisinde kullanılan ampisilin, kloramfenikol,
tetrasiklin, TMP - SMZ’ ye direnç gelişiminin giderek arttığı bildirilmektedir. Bangladeş’ ten yapılan bir çalışmada 16 bin suşun
antibiyogramı yapılmış ve ampisilin direncinin % 13’ ten % 58’ e, TMP - SMZ direncinin % 23’ ten % 44’ e çıktığı gösterilmiştir. Bu durumda
nalidiksik asit tedaviye girmiş ancak başlangıçta % 0.8 olan direnç, 5 yıl
içinde % 20’ ye çıkmıştır (10). Hindistan’ dan Dutta ve ark 166 Shigella suşunda % 67 ampisilin, % 90
TMP - SMZ, % 46 kloramfenikol, % 90 tetrasiklin ve % 29 nalidiksik asit direnci
bulmuşlardır. Siprofloksasin direnciyle karşılaşılmamıştır (21). Ülkemizden
Ankara’ dan Zarakolu ve ark en yüksek antibiyotik direncini % 82 oranında
tetrasiklinle görmüşlerdir. Suşlarda %
46 ampisilin, % 54 TMP - SMZ, % 16 kloramfenikol direnci
bulmuşlardır. İmipenem ve siprofloksasin direnci saptamamışlardır (69).
Kliniğimizden Aysev ve ark’ ın 1993 - 1996 yılları arasında yaptıkları
çalışmada % 79 streptomisin, % 56 tetrasiklin, % 56 TMP - SMZ, % 28 ampisilin
ve % 20 kloramfenikol direnci ile karşılaşmışlardır. Siprofloksasin, nalidiksik
asit, sefalotin, ampisilin - sulbaktam ve seftriakson direnci ile
karşılaşılmamıştır (7). Kayseri’ den Aygen ve ark’ nın yaptıkları çalışmada S. flexneri suşlarında ampisilin,
kloramfenikol, tetrasiklin ve ampisilin - sulbaktama direnç oranlarının 3 yıl
içinde arttığı gözlenmiştir. Bunlar
arasında sadece ampisilin - sulbaktama karşı artan direncin istatistiksel olarak
anlamlı bulunduğu bildirilmektedir. S.
sonnei suşlarında ise saptanan TMP - SMZ ve trimetoprime karşı olan artan
direncin istatistiksel anlamı bulunmamıştır. Florokinolon grubu antibiyotiklere karşı direnç gözlenmemiştir (5).
Araştırmamızdaki Shigella türü bakterilerde
ampisilin direnci diğer çalışmalara göre daha azdır. Kliniğimizden yapılan,
önceki yıllara ait olan çalışmayla karşılaştırılacak olursa, TMP- SMZ direnci %
56’ dan % 70’ e çıkmıştır. Bölgemizde ampisilin ampirik olarak
kullanılabilmektedir. Ancak yurtdışı çalışmalarda çok yüksek direnç oranları
bildirilmektedir.
Shigella suşlarının
serogruplara göre antibiyotik direnci karşılaştırıldığında S. flexneri’ nin ampisilin direnci (p < 0.01), kloramfenikol
direnci (p < 0.01) ve sefalotin direnci (p < 0.01) S. sonnei’ ye göre istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde daha
yüksek bulunmuştur.
Non
tifoidal Salmonella ve Shigella türü mikroorganizmalar
serotiplerin görülme sıklığı ve antibiyotik direnci açısından bölgesel
farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle dışkı
kültüründe NTS ve Shigella
türü mikroorganizmalar ürediğinde serotiplendirme ve antibiyogramlarının
yapılması gerekmektedir. Aynı zamanda serotiplerin görülme sıklığı ve
antibiyotik duyarlılıkları yıllar içinde değişiklik göstermektedir. Yerel direnç
şekillerinin belirlenmesi, yıllar içindeki değişikliklerin saptanması, bölgede
çalışan hekimlere bildirilmesi ve tedavi protokollerinin buna göre düzenlenmesi
önem taşımaktadır.
Dirençli
suşların durumuna göre kliniğimizin hizmet verdiği bölgedeki NTS
ve Shigella gastroenteritlerinin
ampirik tedavisinde kullanılacak antibiyotiklerin seçimi hakkında iki yılı
kapsayan süre için bilgi edinilmiş, ampisilin ve TMP – SMZ’ nin halen ampirik
antibiyotik tedavisinde seçilebileceği görülmüştür.
Dışkı
kültüründe NTS üreyen hastaların antibiyogramları değerlendirildiğinde ampirik
antibiyotik başlanması gerektiğinde ampisilin ve TMP - SMZ’ nin bölgemizde
halen kullanılabileceği, ağır klinik tablolarda ise kullanılabilecek parenteral
antibiyotiklere karşı direnç olmadığı görülmüştür. Dışkı kültüründe Shigella
türü bakteri üremesi olan hastalara ise ampirik antibiyotik tedavisinde
ampisilin ve TMP – SMZ’ nin kullanılabileceği, ağır Shigelloz
tablolarında ise sefiksim ve seftriaksona direnç gelişmemiş olduğu saptanmıştır.
Ampirik antibiyotik tedavisi için
takip formları oluşturulmalı, suşların yerel antibiyotik direnç durumu ve
ortaya çıkan değişiklikler hakkında bilgi edinilmelidir. Ampirik antibiyotik
tedavisi gerektiren herhangi bir ishalli hastalıkta rutin antibiyogram
yapılmalıdır (60).
Shigella türü bakterilerin dünya çapında kazandığı antibiyotik
direnci göz önünde bulundurulduğunda, ileride kullanımda olan tüm
antibiyotiklere karşı dirençli suşların ortaya çıkması beklenmektedir. Bu
nedenle bugün için çalışmalar hastalığa karşı önlemler alınması yönünde
yoğunlaşmıştır. Aşı çalışmaları başlamış ve sürmektedir. Bu nedenle önce
bölgesel daha sonra da ülke çapında S. flexneri sıklığı ve alt
tiplerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Ülkemizde S. flexneri’ nin
alt tiplerini gösteren daha önceden yapılmış çalışma mevcut değildir. Bu
tür değerlendirmelerin yapılabilmesi için alt yapının kurulması, laboratuvar
olanaklarının iyileştirilmesinin yanısıra ortak bildirim merkezlerine de
ihtiyaç duyulacaktır.
VI. KAYNAKLAR
1.
American Academy of Pediatrics. In Pickering LK,
ed. 2000 Red Book: Report of the committee on Infectious Diseases. 25 th
ed. Elk Grove village, IL: American Academy of Pediatrics; 2000.
2.
Anğ- Küçüker M, Tolun V, Helmuth R, et al. Phage
types, antibiotic susceptibilities and plasmid profiles of Salmonella
typhimurium and Salmonella enteritidis strains in İstanbul, Turkey.
Clin Microbiol Infect 2000; 6: 593-9.
3.
Ashkenazi S, Amir J,
Waisman Y, Rachmel A, Garty BZ, Samra Z,et al. A randomized, double-blind study
comparing cefixime and trimethoprim-sulfamethoxazole in the treatment of
childhood shigellosis. J Pediatr. 1993;123:817-21.
4.
Ashkenazi S, May-Zahav M, Dinari G, Gabbay U,
Zilberberg R, Samra Z. Recent trends in the epidemiology of Shigella
species in Israel. Clin Infect Dis. 1993;17:897-9.
5.
Aygen B, Sümerken B, Sehmen E. Kayseri yöresinde
1992-1994 yılları arasında izole edilen Shigella suşları: Epidemiyolojik
özellikler ve Antimikrobiyal duyarlılıkları. Mikrobiyol Bült
1996;30:363-368.
6.
Aysev AD, Guriz H, Erdem
B. Drug resistance of Salmonella strains isolated from community infections in
Ankara, Turkey, 1993-99. Scand J Infect Dis. 2001; 33: 420-2.
7.
Aysev AD, Guriz H. Drug
resistance of Shigella Strains Isolated in Ankara, Turkey, 1993- 1996. Scand J
Infect Dis 1998;30:351-353.
8.
Beaudin BA, Brosnikoff CA, Grimsrud KM, Heffner
TM, Rennie RP, Talbot JA. Susceptibility of human isolates of Salmonella
typhimurium DT 104 to antimicrobial agents used in human and veterinary
medicine. Diagn Microbiol Infect Dis. 2002;42:17-20.
9.
Bennish ML, Eusof A, Kay
B. Multiresistant Shigella infections in Bangladesh (letter). Lancet
1985;2:441.
10.
Bennish ML, Salam MA,
Hossain MA, Myaux J, Khan EH, Chakraborty J,et al. Antimicrobial resistance of Shigella isolates in Bangladesh,
1983-1990: increasing frequency of strains multiply resistant to ampicillin,
trimethoprim-sulfamethoxazole, and nalidixic acid. Clin Infect Dis.
1992;14:1055-60.
11.
Bilgehan H.
Enterobacteriaceae Prof. Dr. Hakkı Bilgehan Klinik Mikrobiyolojik Tanı, 3.
Baskı, Ankara: Barış Yayınları Fakülteler Kitabevi, 2002:425-454.
12.
Bilgehan H.
Sindirim Sistemi Enfeksiyonlarının Mikrobiyolojik İncelenmesi, Dışkının
mikrobiyolojik incelenmesi. Prof. Dr. Hakkı Bilgehan Klinik Mikrobiyolojik
Tanı, 3. Baskı, Ankara: Barış Yayınları Fakülteler Kitabevi, 2002:352-371.
13.
Brooks GF, Butel JS, Ornston LN. Enteric Gram
Negative Rods (Enterobacteriaceae). In: Jawets, Melnick & Adelberg’
s Medical Microbiology. 19th edition.
California, Appleton & Lange. 1991: 212-223.
14.
Büke AÇ, Karakartal G, Tünger A, Kamçıoğlu S,
Nafile B. 1996 – 1998 yılları yaz dönemindeki ishalli olgularda Salmonella
ve Shigella prevalansı ve antimikrobik duyarlılıkları. İnfeksiyon
Dergisi (Turkish Journal of Infection) 1999;13:355-357.
15.
Cleary TG. Salmonella Species. In Long SS,
Pickering LK, Prober CG, eds. Principles and Practice of Pediatric Infectious
Diseases. 2 nd edition, Philadelphia, Churchill- Livingstone, 2003:
830- 835.
16.
Cleary TG. Salmonella. In Behrman RE,
Kliegman RM, Jenson HB, eds. Nelson Textbook of Pediatrics. 16 th edition,
Philadelphia, W.B. Saunders Company; 2000: 842-845.
17.
Çelebi S,Ayyıldız A, Babacan M, Tuncel ME. İvegen
ishalli 0-2 yaş grubu çocuklarda enteropatojenlerin bulunma oranları.
İnfeksiyon Dergisi(Turkish Journal of Infection)1992;6:31-34.
18.
Çırak MY, Yakıncı G, Rota
S, Sultan N. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’ nde 1995-1997 yılları arasında
saptanan Salmonella prevalansı ve
antibiyotik direnci. İnfeksiyon Dergisi (Turkish Journal of
Infection).1999;13:351-354.
19.
Doganci L, Baylan O, Albay A, Gun H. Bacterial
pathogens in childhood diarrhea in Turkey. Pediatr Infect Dis J.
1997;16:1096-7.
20.
DuPont HL. Shigella species (Bacillary
Dysenteriae). In Mandell GL, Bennett JE, Dolin R, eds. Principles and Practice of Infectious
Diseases, 5th ed. Philadelphia: Churchill- Livinngstone, 2000:2363-
2369.
21.
Dutta S, Rajendran K, Roy S, Chatterjee A, Dutta
P, Nair GB, et al. Shifting serotypes, plasmid profile analysis and
antimicrobial resistance pattern of shigellae strains isolated from Kolkata,
India during 1995-2000. Epidemiol Infect. 2002;129:235-43.
22.
Ekşi F, Bayram A, Balcı İ .Akut ishalle başvuran
beş yaş altındaki çocuklarda dışkıdan izole edilen patojenler. İnfeksiyon
Dergisi (Turkish Journal of Infection) 2003;17:159-161.
23.
Erdem B. 1998- 2000 yıllarında serotiplendirilen Salmonella’
lar. İnfeksiyon Dergisi (Turkish Journal of Infection).2001;15:137-140.
24.
Ergöçmen BA. Anne ve Çocuk Sağlığı, İshalin
Yaygınlığı ve Tedavisi. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 1998. Hacettepe
Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Ankara, Türkiye, Ekim 1999:117-121.
25.
Eşel D, Telli M, Sümerken
B, Karaca N, Aygen B. Antimicrobial resistance among clinical isolates of Salmonella spp. in Kayseri. İnfeksiyon
Dergisi (Turkish Journal of Infection) 2002;16:335-337.
26.
Gomez HF, Cleary TG. Shigella Species. In
Long SS, Pickering LK, Prober CG, eds. Principles and Practice of Pediatric
Infectious Diseases. 2 nd edition, Philadelphia, Churchill-
Livingstone, 2003: 836-838.
27.
Gomez HF, Cleary TG. Shigella. In Behrman
RE, Kliegman RM, Jenson HB, eds. Nelson Textbook of Pediatrics. 16 th edition,
Philadelphia, W.B. Saunders Company; 2000: 848-850.
28.
Graham SM, Molyneux EM, Walsh AL, Cheesbrough JS,
Molyneux ME, Hart CA. Nontyphoidal Salmonella infections of children in
tropical Africa. Pediatr Infect Dis J. 2000;19:1189-96.
29.
Graham SM, Walsh AL,
Molyneux EM, Phiri AJ, Molyneux ME. Clinical presentation of non-typhoidal Salmonella bacteraemia in Malawian
children. Trans R Soc Trop Med Hyg. 2000;94:310-4.
30.
Günaydın M,
Saniç A, Leblebicioğlu H, Pirinçciler M. Gaita örneklerinden izole edilen Salmonella
suşlarının antibiyotiklere duyarlılığı. Mikrobiyol Bült. 1994;28:352-356.
31.
Günaydın M, Saniç A, Leblebicioğlu H, Pirinçciler M. Gaita
örneklerinden izole edilen Salmonella
suşlarının antibiyotiklere duyarlılığı. Mikrobiyol Bült. 1994;28:352-356.
32.
Hasçelik G, Akan OA,
Diker S, Baykal M. Campylobacter and enterohaemorrhagic Esherichia
coli (EHEC) associated gastroenteritis in Turkish children. J Diarrhoeal
Dis Res 1991;9: 315- 317.
33.
Hasçelik G, Akan OA, Diker S, Baykal M.
Campylobacter and enterohaemorrhagic Esherichia coli (EHEC) associated
gastroenteritis in Turkish children. J Diarrhoeal Dis Res 1991;9: 315-
317.
34.
Hohmann EL. Nontyphoidal Salmonellosis. Clin
Infect Dis. 2001;32(2):263-9.
35.
Huilan S, Zhen LG, Mathan MM, Mathew MM, Olarte J,
Espejo R, et al. Etiology of acute diarrhoea among children in developing
countries: a multicentre study in five countries. Bull World Health Organ.
1991;69:549-55.
36.
Huskins WC, Griffiths JK, Faruque AS, Bennish ML. Shigellosis
in neonates and young infants. J Pediatr. 1994 Jul; 125(1): 14-22.
37.
Koneman EW, Allen SD, Janda WM, Schreckenberger
PC, Winn WC. The Enterobacteriacea. In Color Atlas and Textbook of
Diagnostic Microbiology 5 th edition, Philadelphia: Lipincott, 1997:
171-252.
38.
Kotloff KL, Winickoff JP, Ivanoff , et al. Global
burden of Shigella infections: implications for vaccine development and
implementation of control strategies. Bull WHO 1999; 77: 651-66.
39.
Langman G. Shigella sonnei meningitis. S Afr Med
J. 1996;86:91-2.
40.
Le Minor L, Rohde R. Guidelines for the
preperation of Salmonella antisera. Paris: WHO Collaborating Centre for
Reference and Research on Salmonella, Institut Pasteur, 1989:1- 67.
41.
Le Minor L. Salmonella lignieres. In: Krieg NR,
ed. Bergey’s Manual of Systematic Bacteriology. Volume 1. Baltimore: Williams
and Wilkins, 1984: 427-58.
42.
Lee WS, Puthucheary SD,
Parasakthi N, Choo KE. Antimicrobial susceptibility and distribution of
non-typhoidal Salmonella serovars
isolated in Malaysian children. J Trop Pediatr. 2003;49:37-41.
43.
Levine MM. Antimicrobial
Therapy for Infectious Diarrhea. Rev Infect Dis. 1986;8:S12:S207- S216.
44.
Miller SI, Pegues DA. Salmonella species,
including Salmonella typhi. In: Mandell GL, Bennett JE, Dolin R, eds.
Principles and Practice of Infectious Diseases, 5th ed.
Philadelphia: Churchill- Livingstone, 2000: 2344- 2363.
45.
Miriagou V, Filip R,
Coman G, Tzouvelekis LS. Expanded - spectrum cephalosporin - resistant Salmonella strains in Romania. J Clin
Microbiol. 2002;40:4334-6.
46.
Mitchell DK, Pickering LK. Gastroenteritis. In
Katz SL, Gershon AA, Hotez PJ, eds. Krugman Infectious Diseases of Children. 10th
ed. Missouri: Mosby- Year Book Inc; 1998: 116- 139.
47.
NCCLS: National Committee for Clinical Laboratory
Standards. Performance standarts for antimicrobial disk susceptibility tests, 6th
ed, Approved Standard. NCCLS document M2- A6 (ISBN 1-56238-308-6). Wayne,
PA: NCCLS, 1997
48.
Otkun M, Özkan E, Öztürk D, Dündar V, Tuğrul M.
1995- 1997 yıllarında dışkıdan izole edilen Salmonella serotiplerinin
dağılımı ve antibiyotik duyarlılıkları. İnfeksiyon Dergisi (Turkish Journal of
Infection).1998;12:181-185.
49.
Oundo JO, Muli F, Kariuki
S, Waiyaki PG, Iijima Y, Berkley J,et al. Non-typhi salmonella in children with
severe malaria. East Afr Med J. 2002;79:633-9.
50.
Özgüneş N, Ceylan T, Yazıcı S,et al. 1994 yılı akut
gastroenterit olgularının değerlendirilmesi. Türk Mikrobiyol Cem Derg 1995;25:
81- 83.
51.
Pal SC. Epidemic
basillary dysentery in West Bengal, India, 1984 (letter). Lancet
1984;1:1462.
52.
Panhotra BR, Desai B,
Sharma PL. Nalidixic-acid-resistant Shigella dysenteriae I. Lancet. 1985;1:763.
53.
Pickering LK, Synder JD. Gastroenteritis. In Behrman
RE, Kliegman RM, Jenson HB, eds. Nelson Textbook of Pediatrics. 16 th edition,
Philadelphia, W.B. Saunders Company; 2000: 765-770.
54.
Ramiro Cruz J, Cano F, Bartlett AV, Mendez H.
Infection, diarrhea, and dysentery caused by Shigella species and Campylobacter
jejuni among Guatemalan rural children. Pediatr Infect Dis J.
1994;13:216-23.
55.
Salam MA, Bennish ML. Antimicrobial therapy for
Shigellosis. Rev Infect Dis. 1991;13 Suppl 4:S332-41.
56.
Salam MA, Bennish ML. Therapy for shigellosis. I.
Randomized, double-blind trial of nalidixic acid in childhood shigellosis. J
Pediatr. 1988;113:901-7.
57.
Serdaroğlu E, Ersoy B,
Atlıhan F, Aydoğan A, Serçin B.
Salmonella infeksiyonlu 127 olgunun değerlendirilmesi. İnfeksiyon
Dergisi(Turkish Journal of Infection) 1996 10:333-336.
58.
Shahid NS, Rahaman MM,
Haider K, Banu H, Rahman N. Changing pattern of resistant Shiga bacillus (Shigella dysenteriae type 1) and Shigella flexneri in Bangladesh. J
Infect Dis. 1985;152:1114-9.
59.
Totan M. Neonatal Salmonella typhimurium
Meningitis. Indian J Pediatr 2000; 68:1079- 1080.
60.
Townes JM, Quick R, Gonzales OY, Linares M,
Damiani E, Bopp CA,et al. Etiology of bloody diarrhea in Bolivian children:
implications for empiric therapy. Bolivian Dysentery Study Group. J Infect Dis.
1997;175:1527-30.
61.
Tuncer İ, Fındık D, Erdem
B, Arslan U. Konya yöresinde 1998 - 2000 yılları arasında klinik örneklerden
izole edilen Salmonella suşlarının
serotipleri ve antibiyotik duyarlılıkları. Mikrobiyol Bült 2001, 35: 377-382.
62.
Vahaboğlu H,
Dodanlı S, Eroglu C, Ozturk R, Soyletir G, Yıldırım İ, et al: Characterization
of multiple-antibiotic resistant Salmonella typhimurium strains: molecular
epidemiology of PER-1 producing isolates and evidence for nosocomial plasmid
exchange by a clone, J Clin Microbiol.1996; 34:2942-2946.
63.
Weissfeld AS, McNamara
AM, Tesh VL, Howard BJ. Enterobacteriaceae. In: Howard BJ, Keiser JF,
Smith TF, Weissfeld AS, Tilton RC, eds. Clinical and Pathogenic Microbiology. 2nd
edition. Washington DC: The CV Mosby Company, 1993:299-336.
64.
www.cdc.gov
67.
Yang CH, Tseng HH, Chen KJ, Liu JD. Salmonella
infections: a retrospective 10-year analysis of 134 cases in a regional
hospital in Taiwan. Scand J Infect Dis. 1996;28:171-5.
68.
Yurdakok K, Asaker EA, Berkman E. Salmonella
gastroenteritis in children. Turk J Pediatr. 1998;40:69-78.
69.
Zarakolu P, Gözalan A,
Öncül Ö. 1995- 1997 Yılları arasında izole edilen Shigella suşlarının serotip
dağılımı ve çeşitli antibiyotiklere direnç durumlarının araştırılması.
Mikrobiyol Bült 1998,32:295- 299.
70.
Zarakolu P, Levent B, Güvener E. Poliklinik vakalarından
izole edilen Salmonella ve Shigella
türlerinin değerlendirilmesi, 5. Ulusal İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi.
1995.
VII. EKLER
b) Makine
ve Teçhizatın Konumu ve İlerideki Kullanımına Dair Açıklamalar (BAP Demirbaş numaraları dahil ): Makine ve
Teçhizat talebinde bulunulmamıştır.
c) Teknik
ve Bilimsel Ayrıntılar (varsa Kesim III' de yer almayan analiz ayrıntıları):
Materyal ve metodun tüm ayrıntıları yukarıda verilmiştir.
d) Sunumlar (bildiriler ve teknik raporlar):
3. Ulusal Çocuk Enfeksiyon
Hastalıkları Kongresi’ nde ‘Çocukluk Çağında Akut Gastroenteritlerinde Shigella sıklığı, klinik özellikler,
serotiplendirme ve antibiyotik direnci’ başlığı ile bir poster sunumu
yapılmıştır. Bu poster kongrede ‘Poster sunumları’ nda’ birincilik ödülü
almıştır.
e) Yayınlar (hakemli
bilimsel dergiler) ve tezler: Henüz yayın haline getirilmemiştir. Tez
olarak yazılmıştır.