Ankilozan spondilit hastalarında subklinik kardiyak tutulum
Özet
Amaç: Çalışmanın amacı, Ankilozan spondilit (AS) hastaları ile normal popülasyonu subklinik kardiyak tutulum yönünden karşılaştırıp, aortik stiffness (damar esnekliğinde azalma) ve subklinik sol ventrikül sistolik fonksiyon bozukluğunu araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma, kesitsel bir çalışma olarak tasarlandı. Çalışmaya ankilozan spondilit tanısı almış ve en az 10 yıldır yakınmaları olan 55 hasta ve 20 sağlıklı gönüllü dahil edildi. Hastalar üç gruba ayırıldı. Birinci grup, anti tümör nekroz faktör α (anti TNF α) kullanan 26 hastadan oluştu. İkinci grup, hastalık modifiye edici antiromatizmal ilaç (DMARD) +/- non steroidal antiinflamatuar ilaç (NSAİİ) kullanan 14 hastadan, üçüncü grup ise NSAİİ kullanan 15 hastadan oluştu. Çalışmaya katılanların demografik özellikleri, eristrosit sedimentasyon hızı (ESH), C reaktif protein (CRP) ve lipid profilleri değerlendirildi. Tüm hastların elektrokardiyografisi değerlendirildi ve tansiyon ölçümü yapıldı. İnsan lökosit antijeni B27 (HLA B27) gen testi yapıldı. Çalışmaya dahil edilen tüm olguların transtorasik ekokardiyografileri ve 2 boyutlu renkli doppler ekokardiyografileri yapıldı. Elde edilen görüntüler ile aortik stiffness indeks ve sistolik fonksiyonu değerlendiren; ejeksiyon fraksiyonu ve sol ventrikül uzun aks straini (left ventricle global longitudinal strain, LVGLS) değerlendirildi. Bulgular: Kontrol ve hasta gruplarının demografik bulguları ve lipid profilleri arasında anlamlı fark saptanmadı. ESH ve CRP, hastalarda kontrol grubuna göre artmış bulundu. Hasta grubunun aortik stiffness değerlerinde anlamlı derecede artış tespit edildi (p=0.009). Hastaları ilaç tedavisine göre gruplandırdığımız zaman, kontrol ve anti TNF α grubuna göre, DMARD kullanan hastaların aortik stiffness indekslerinin önemli ölçüde daha yüksek olduğu saptandı (p˂0.001). Tüm olguların ejeksiyon fraksiyonları normal parametreler içerisinde olmasına rağmen ankilozan spondilit hastalarının LVGLS değerleri kontrol grubuna göre bozulmuş bulundu (p<0.001). Ayrıca 52 DMARD ve anti TNF α grubunda, LVGLS değerleri NSAİİ grubuna göre artmış bulundu (p<0.001). Sonuç: Ankilozan spondilit hastalığının kas iskelet bulguları, klinik ve biyokimyasal parametreler sonucunda stabil seyretse dahi, subklinik kardiyak tutulumun başladığını ve hatta hastalık ilerledikçe kardiyak tutulumunun da arttığını görüyoruz. Bu çalışmada, AS hastalarında aortik stiffnesın arttığını tespit ettik. Anti TNF α ilaçların ise kompliyansı koruduğunu tespit ettik. Diğer taraftan, hastalık ciddiyeti ile LVGLS, yani subklinik sistolik fonksiyonun bozulduğunu saptadık. Bu sonuçlar mevcut ilaçlarla sol ventrikül disfonksiyonun önüne geçemediğimizi işaret etmektedir. Ankilozan spondilit hastalarının subklinik kardiyak tutulum açısından değerlendirilmesi ve yakın takip altına alınmaları önem arz etmektedir.