Kuşaklar arası aktarımın bağlanma kuramı ve ruh sağlığı arasındaki ilişki kapsamında sosyal hizmet bakış açısı ile incelenmesi
Abstract
Bu araştırmada ruh sağlığı problemlerinin ve bağlanma örüntülerinin bir kuşaktan diğerine aktarılıp aktarılmadığı ve bu bağlamda çocukların ruhsal belirtilerini etkileyen önemli faktörlerin neler olduğu sosyal hizmet bakış açısıyla ortaya konulmaya çalışılmıştır. Nicel araştırma tasarımı kullanılmış olan bu çalışmada sonuçların birbiriyle karşılaştırılması açısından çalışma ve karşılaştırma grupları ile birlikte çalışılmıştır. Çalışma grubunu ruh sağlığı hizmetlerinden faydalanan anneler ve bu annelerin 9-14 yaş grubundaki çocukları oluştururken; karşılaştırma grubunu ise benzer sosyo-demografik özellikler gösteren fakat ruh sağlığı hizmeti almayan anneler ve bu annelerin 9-14 yaş grubundaki çocukları oluşturmaktadır. Araştırma verilerinin toplanmasında çalışma ve karşılaştırma gruplarında yer alan katılımcılara anket formu uygulanmıştır. Her iki gruptaki anneler için dört farklı bölümden oluşan anket formunun birinci bölümünde annelerin sosyo-demografik verilerine ilişkin soruların yer aldığı "Tanıtıcı Bilgi Formu", ikinci bölümde annelerin bağlanma boyutlarını ölçmek için oluşturulan "Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri II", üçüncü bölümde annelerin algıları açısından kendi anneleriyle kurulan ilişki örüntüsünü geriye dönük olarak değerlendirmek için oluşturulan "Ana-Babaya Bağlanma Ölçeği" ve dördüncü bölümde çocuğun yeterlilik alanları ve sorun davranışlarını belirlemek amacıyla oluşturulan "Güçler ve Güçlükler Ölçeği (AB 4-16)" yer almıştır. Her iki gruptaki çocukların anket formu ise tek bölümden oluşmaktadır ve çocukların bağlanma boyutlarını değerlendirmek için "Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri II-Orta Çocukluk Ölçeği" uygulanmıştır. Araştırma sonucunda çalışma grubundaki annelerin ve çocukların kaygılı ve kaçınmacı bağlanma boyutlarından aldıkları puanlar karşılaştırma grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha yüksek bulunmuştur. Benzer biçimde çalışma grubundaki çocukların ruhsal belirtiler sergileme oranları karşılaştırma grubundaki çocuklarla karşılaştırıldığında çalışma grubundaki çocukların ruhsal belirtiler sergileme oranı istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha yüksek bulunmuştur. Tüm gruplarda anne ve çocukların bağlanma örüntüleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Çocuğun ruhsal belirtiler göstermesinde sırası ile çocuğun plansız ve istenmeyen bir gebelik sonucu dünyaya gelmesi, annenin ruh sağlığı desteğine gereksinimi bulunması, annenin öğrenim durumunun düşük olması ve çocuğun anne ya da babasından ayrı kalma durumu önemli risk faktörleri olarak bulunmuştur. Bunun yanında annelerin kaygılı bağlanma örüntüleri sergilemesi ve çocukların anneleriyle kaçınmacı bağlanma örüntüleri geliştirmelerinin, çocukların ruhsal belirtiler sergilemesiyle ilişkili olduğuna dair sonuçlara ulaşılmıştır. Sonuçlar ruh sağlığı ve bağlanma örüntülerinin ilişkili olduğunu ve ruh sağlığı problemlerinin çeşitli faktörler aracılığıyla kuşaktan kuşağa aktarıldığını göstermektedir. Bu noktada özellikle koruyucu ruh sağlığı ve sağlıklı nesiller yetiştirebilmek için sosyal hizmet bakış açısının ortaya konulması önemli bulunmuş ve uygulamaya yönelik çeşitli öneriler geliştirilmiştir.