Neo Weberyen devlette mali yönetim reformları kapsamında yönetsel kontroller
Özet
Yönetimin kontrol fonksiyonu, zaman içinde örgüt yapılarının değişmesiyle birlikte değişime uğramış, otoritenin görünümü değişmekle birlikte çalışanı üretim sürecine bağlı kılmak olan özü hep aynı kalmıştır. Üretim sürecinin kapitalizmin gelişimine uygun olarak şekil değiştirmesine paralel olarak yönetsel kontroller de değişmeye devam etmektedir. Klasik örgüt kuramında hiyerarşik amir tarafından yapılan, çalışanın belirli sürede belirli işleri yapmasına yönelik tasarlanan fiziksel kontroller, post bürokratik yapılarda çalışanın davranışlarını, değer yargılarını ve duygularını da kapsayacak şekilde uygulanan ılımlı kontrollere dönüşmüştür. Bu dönüşümün devletteki yansıması, neo Weberyen devlet modeli olarak adlandırılmıştır. Kontrolün kapsamının ılımlı kontrollere doğru genişlemesi, yeni kontrol araçlarını da beraberinde getirmiştir: Kaynakların etkili, ekonomik ve verimli kullanılması; mali saydamlık ve hesap verebilirlik; plan/program/bütçe uyumu ile iç kontrol ve denetim yapıları vasıtasıyla kontrolün idare içinde gerçekleştirilmesi. Bu ilkeleri esas alan reformlar, neo liberal politikalar kapsamında uluslararası kuruluşların önderliğinde gelişmiş ülkelerde hayata geçirilmiştir. Mali yönetim reformları, gelişmiş ülkeler açısından her ülkenin kendi kamu yönetimi geleneği ve ekonomik yapısı ile uyumlu olarak birbirinden farklı konulara odaklanarak ve zaman içinde evrimleşerek gerçekleştirilmiştir. Gelişmekte olan ülkeler açısından mali yönetim reformları, uluslararası kuruluşların mali kaynaklarından yararlanmanın ön koşulu olarak iyi yönetişim adı altında politika transferi olarak hızla uygulanmaya başlanmıştır. Türkiye'de bu reform rüzgârından etkilenmiş ve 2001 yılında yaşanan ekonomik krizden çıkış sürecinde hızlı bir şekilde kontrol yapısını değiştirmiştir. Kamu harcamalarının kontrolünde Maliye Bakanlığının sıkı harcama öncesi kontrollerinin mevcut olduğu bir yapıdan yönetim sorumluluğuna dayalı ve harcama sonrası kontrolleri esas alan bir yapıya doğru hızlı bir dönüşüm yaşanmıştır. Bu kapsamda, mevzuata uyuma odaklı geleneksel fiziksel kontrollerin yerine performansın değerlendirilmesine yönelik kontrol araçları vasıtasıyla ılımlı kontrollerin geçmesi söz konusu olmuştur. Ancak bu dönüşüm süreci, gelişmiş ülkelerde yaşanan deneyimleme ve iyileştirmeye zaman bulunamadan hızla gerçekleştirildiği ve ülkemizin yönetim geleneği ile bağı kurulamadığı için uygulamada karmaşık bir yapı ortaya çıkmıştır