Bevasizumab alan metastatik kolon kanserli olgularda CEA ve histopatolojik özelliklerin değerlendirilmesi
Özet
Bevasizumab Alan Metastatik Kolon Kanserli Olgularda CEA ve Histopatolojik Özelliklerin Değerlendirilmesi Amaç: Uzmanlık tezi olarak seçilen bu çalışmada antianjiojenik tedavi almış olan KRK'li hastalarda klinikopatolojik özellikler, CEA düzeyi, nöroendokrin diferansiasyon, tümör ilişkili makrofaj infiltrasyonu yoğunluğunun, prognozla ve antianjiogenik tedaviye yanıt ile ilişkisinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Materyal ve metot: Bu çalışma tek merkezli retrospektif bir çalışmadır. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalında 22.03.2006-04.11.2015 tarihleri arasında bevasizumab tedavisi başlanmış metastatik kolorektal kanser tanılı 123 hastanın dosyaları geriye yönelik tarandı. Yeterli tümör dokusu bulunan 96 hastanın parafin bloklarından kesitler alınarak sinaptofizin, kormogranin A ve CD68 ile boyandı. Hastaların tedavi yanıtları, progresyonsuz sağkalım süreleri, genel sağkalım süreleri ve nöroendokrin diferansiasyon, tümör ilişkili makrofaj yoğunluğu, CEA düzeyi ve diğer klinikopatolojik özellikler ile arasındaki ilişki değerlendirildi. Bulgular: CEA düzeyi ile PFS ve OS arasında anlamlı ilişki bulunmadı. Distal kolon/rektum tümörlerinde hem PFS hem de OS anlamlı olarak daha uzun bulundu. Tek değişkenli analizde PFS NED pozitif olanlarda negatiflere göre anlamlı olarak daha düşük (sırasıyla 5,5±1,4 ay ve 8,3±1,0 ay; p=0.0085) iken OS açısından anlamlı bir farklılık (sırasıyla 10,6±2,4 ay ve 15,4±2,0 ay; p=0,5474) izlenmedi. Tümör dokusunda TAM yoğunluğu yüksek olanlarda düşük olanlara göre hem PFS (sırayla 6,5±1,2 ay ve 9,3±1,8 ay; p=0,0272) hem de OS (sırasıyla 14,1±1,7 ay ve 26,7±8,8 ay; p=0,0076) anlamlı olarak daha düşük bulundu. Çok değişkenli analizde ise NED negatifliği PFS açısından bağımsız prediktif faktör (HR=0,542, p=0,042) olarak bulunurken; genel sağkalım açısından tümör dokusunda TAM infiltrasyonunun düşük olması olumlu bir prediktif faktör (HR=0,30; p=0,030) iken primer tümörün kolonda lokalize olması kötü bir prediktif faktör (HR:1,869, p=0,046) olarak bulunmuştur. Sonuç: Çalışmamızda primer tümör lokalizasyonu, tümör dokusunda NED derecesi ve tümör çevresinde TAM yoğunluğu ile bevasizumab etkinliği arasında bir ilişki bulunmuştur. Çalışmamız özellikle primer tümörde TAM infiltrasyonu derecesi ve tümör lokalizasyonu bevasizumab tedavisinden yarar görebilecek hastaların seçiminde kullanılabileceğini öngörmekle birlikte bu konuda kesin bir sonuca ulaşabilmek için randomize klinik çalışmalara ihtiyaç vardır. Anahtar kelimeler: Kromogranin A, kolorektal kanser, nöroendokrin diferansiasyon, sinaptofizin, tümör ilişkili makrofaj