Ummi hizmet alanlarında mülkiyet ve kullanım analizi: Konya ilinden seçilmiş taşınmazların değerlendirilmesi
Abstract
Türkiye Cumhuriyeti’nde kamu orta malları 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun
715’inci maddesine göre devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmaktadır. Kamu orta
mallarının 3402 Kadastro Kanunu’na göre ya tescile konu edilemeyeceği ya da özel
sicillere kayıt edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Bu çerçevede uygulama imar
planlarında yer alan “umumi hizmet alanları” ile “kentsel donatı alanları” tescile konu
edilmemektedir. Ancak bazı şehir merkezlerinde yer alan umumi hizmet alanlarında
altyapı tesisleri ile birlikte sosyal, kültürel ve ticari amaçlı tesislerin inşaatı için tescil
işleminin yapıldığı dikkati çekmektedir. Bu tesisler genellikle metro, yaya altgeçit veya
üstgeçit ile umumi hizmet alanlarının olduğu yerlerde yoğunlaşmaktadır. Bu tür alanlar
tescil harici bırakılması gereken yerler olmasına rağmen, bir kısmında kat mülkiyetinin
tesis edildiği ve bir kısmında ise, yeraltı ve yer üstünde inşa edilmiş yapıların mevcut
bulunduğu tespit edilmiştir.
Bu çalışmada öncelikle literatür çalışmasına göre umumi hizmet alanlarının mülkiyet ve
kullanım analizi yapılmış ve daha sonra Konya Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde ve
özellikle merkez ilçelerde yoğunlaşan ticari nitelik taşıyan bu alanlardan seçilen
örneklerle mülkiyet ve kullanım durumları irdelenmiştir. Tescil edilmeyen umumi
hizmet alanlarının tescile konu olabilmesi için nasıl bir yöntemin izlendiği ve ayrıca
tescil edilmeden umumi hizmet alanlarına inşa edilen yapıların ne şekilde kullanıldıkları
araştırılmış, uygulama sorunları tespit edilmiş ve bazı çözüm önerileri sunulmuştur.
Araştırma kapsamında; merkez ilçelerde yer alan kentsel donatı alanlarına isabet eden
ticari nitelik taşıyan toplam beş adet örnek alan incelenmiştir. İnceleme sonuçlarına göre
tescil harici olması gereken umumi hizmet alanların üstünde veya altında gerek tescil
edilerek, gerekse tescil harici olarak ticari alanlar inşa edilerek fiilen kullanıma
açıldıkları tespit edilmiştir. Tescil harici alanların daha etkin ve verimli kullanımlarının
sağlanması için öncelikle yasal düzenleme yapılarak tescile konu edilmeli veya mera
arazilerinde olduğu gibi, bu tür alanlar için özel sicillerin oluşturulması gerekli
görülmektedir. Bu yönde yapılması zorunlu olan yasal düzenlemenin ardından
taşınmazların kullanım amaçlarının belirlenmesi ve bu amaçların dışında başka
kullanımlara dönüşümü engellemek için tapu kütüğünün şerhler hanesine şerh verilmesi
veya en azından beyanlar hanesine belirtme yapılmasının umumi hizmet alanlarının
daha etkin kullanımına imkân verebileceği düşünülmektedir. Buna ilave olarak umumi
hizmet alanlarının sınırlı ölçüde kentsel kullanım biçimlerine yönelik olarak tapu
tescillerinin yapılması, proje geliştirme ve finansmanı ile işletme modellerinin
geliştirilmesi bakımından da yerel idarelere önemli avantajları sağlayacaktır. Belirtilen
çalışmaların yerel düzeyde başarılı olarak planlanması ve etkin uygulanabilmesi için
belediyelerin başta imar ve şehircilik, kentsel dönüşüm ve gelişim, emlak ve istimlak,
mali hizmetler, işletme ve fen işleri gibi birimleri olmak üzere ilgili bütün birimlerinde
gayrimenkul geliştirme ve yönetimi uzmanlarının istihdam edilmesi, 5393 sayılı
Belediye Kanununda bu uzmanların görev ve yetkilerinin tanımlanması ile gerek
mülkiyete konu taşınmazların, gerekse yerel yönetimlerin sorumluluğu altında bulunan
diğer alanların yönetim modellerinin geliştirilmesi ve başarılı olarak uygulama
yapılarak yerel ekonomik gelişmeye önemli ölçüde katkı yapılmasının mümkün
olabileceği vurgulanmalıdır.