JÜRGEN HABERMAS’IN MODERNİTE SAVUNUSU ÜZERİNE BİR DEGERLENDİRME
Göster/ Aç
Yazar
ÖZKAZANÇ, Alev (Tez Danışmanı)
ÖZDİKMENLİ, İlkim (Yazar)
Üst veri
Tüm öğe kaydını gösterÖzet
Jürgen Habermas’ın entelektüel sahneye çıktıgı dönem olan 1960’lar, Batı elestirel düsüncesinde bir milattır. Marksizmin 1968 dalgasının yenilgisiyle tepe noktasına ulasan geri çekilisi, postmarksist/postyapısalcı yaklasımların antirasyonalistantimodernist teorilerinin elestirel düsüncede ana akım haline gelmesini çabuklastırmıs, öte yandan Amerikan sosyolojisi ve dil bilimi de Marksizmin bıraktıgı bosluga hızla girmistir. Dogu Blogunun çözülmeye baslamasıyla muhafazakarlık hem siyasal hem kuramsal düzlemde güçlenmis, modernitenin bittigi varsayımı, gerici, postyapısalcı, yeni muhafazakar akımları birlestirmistir. Jürgen Habermas söz konusu postmodern cephe karsısında aklın ve Aydınlanma’nın elestirel bir savunusuna girismistir. Modern felsefeyi Aydınlanma düsüncesinin öznelciligini asmaya dönük çabaların olusturdugu bir söylem olarak algılayan Habermas; Nietzsche ve takipçilerinin çabalarının aklın inkarıyla sonuçlanıp gerici akımları güçlendirdigini ve özne felsefesinin sınırlarının dısına da çıkamadıgını öne sürer. Ona göre özne felsefesi aklı yalnızca öznenin dogayla ve diger öznelerle araçsal iliskisi üzerine kurdugu için tahakküme yol açmıstır, bundan kurtulmanın yolu ise aklı reddetmek degil öznelerarası iletisim temelinde yeniden kurmaktır. Bu tezde Habermas’ın postmodernizm elestirisi ve iletisimsel eylem kuramının güçlü ve zayıf yanları irdelenmistir. Habermas, elestirinin akıldan vazgeçemeyecegini ve Aydınlanma’nın kapitalist modernlesmenin aklı olmanın ötesinde bir birikimi ifade ettigini, modern felsefi söylemin basarılı ve tutarlı bir portresini çizerek ortaya koymustur. Ancak Habermas’ın içinde bulundugu entelektüel iklimden çokça beslenmesi, onu elestiri nesnesiyle birçok açıdan yakınlastırmıs ve postmodernizme yaklasımının gücünü sakatlamıstır.